EĞİTİM SİSTEMİMİZİN ÜRETTİĞİ SONUÇLAR

Türkiye’de yıllardır eğitim sistemini geliştirmek ve kalitesini arttırmak için çalışma üstüne çalışma, toplantı üstüne toplantı, araştırma üstüne araştırma yapılıyor

EĞİTİM SİSTEMİMİZİN ÜRETTİĞİ SONUÇLAR
Geçen yıl dağıtılan tablet Pc’lerin öğrenciler tarafından kullanılıp kullanılmadığı araştırılmadan yenileri verilmeye, uzaktan öğretim yapmaya çalışılıyor. Müfredatlar değiştiriliyor, sınav sistemi sorgulanıyor. Bu konulara da önemli bütçeler ayrılıyor.
 
Ulaştığımız sonuçlar ise gerçekten çarpıcı.Türkçe, Sosyal Bilgiler, Temel Matematik ve Fen Bilimleri derslerinin her birinden 40’ar olmak üzere toplam 160 sorunun sorulduğu ve okuma yazma bilenle bilmeyeni ayırmaya yönelik 2012 YGS test ortalamaları toplamı 40.11 sorudur. (Türkçe 18.0, Sosyal Bilgiler 11.63, Temel Matematik 6.92, Fen Bilimleri 3.56) Başka bir ifade ile öğrencilerin ortalama başarısı %25’dir. YGS’de 160 soruda ortalama 16 net yapan öğrenci 160 puan barajını geçerek ön lisansla öğrenci alan okullara, ortalama 32 net yapan öğrenciler lisans yerleştirme sınavına girmeye hak kazanmaktadır. 160 soruda 32 net yapan öğrenci bulamayan üniversiteler kontenjanlarını dolduramadıklarından puan barajının düşürülmesi için YÖK’e baskı yapmayı sürdürmektedirler. İyi de bu öğrencilerin hepsi liseyi bitirdiklerine göre her birinin okul başarısı 100 puan üzerinden en az 50, ortalama 70 puan değil midir? Nasıl oluyor da öğrendikleri müfredattan sorulan merkezi sınav sorularında ortalama %25 başarılı olabiliyorlar. Sınav seçme sınavı bile olsa başarı ortalamasının en az %50 olması gerekmez mi? Öğrenme becerilerinden bu kadarda yoksun öğrencilerin üniversite eğitimi alarak mesleklerinde başarılı olmalarını sağlaması mümkün olacak mı? Ortaokulu bitiren öğrencilerin durumu da liseyi bitiren öğrencilerin durumundan çok farklı sayılmaz. 2012 SBS’de öğrencilere sorulan 100 soru ortalama 36 sorudur. (Başarı yüzdesi %36)
 
Başarısızlığın nedeni öğrencilerin merkezi sınava hazırlanması olamaz. Merkezi sınavlarda sorulan tüm sorular müfredat programında işlenen ünitelerdendir ve bu sınavlarda başarılı olan öğrenciler okuyan, okuduğunu anlayan, araştıran, neden – sonuç ilişkisi kurabilen öğrencilerdir. Bu beceriler öğrencilerin okulda edinmiş olması gereken temel öğrenme becerileridir. Konuyu bilmeden sadece test çözerek ne okul sınavlarında ne de merkezi sınavlarda başarılı olmak mümkün değildir. Dolayısıyla merkezi sınavlar başarısızlığın sorumlusu değil sonucudur. Gerekli önlemler alınmadığında başarısızlık sürecektir.
 
Hiç düşündünüz mü, eğitim kalitesini arttırmaya yönelik bunca çabaya karşın
 
öğrencilerimiz neden başarısız? Hepimiz öğrenci olduk. Çok yüksek hedefiniz yoksa, sınıfta kalmanın sınıf birincisi olmaktan daha zor olduğu, çalışanında çalışmayanın da sınıf geçtiği bir
 
eğitim sisteminde siz olsaydınız ders çalışır mıydınız? İnsanları güdüleyen temel iki dürtüden biri
 
‘acıdan kaçmak’ diğeri ise ‘daha fazla mutluluğa ulaşmak.’ tır. Ancak insan acıdan kaçmak
 
elindekini kaybetmemek adına, mutluluğa ulaşmak için çalışmaktan daha fazla külfete razı olmaya
 
eğilimlidir. Doğası gereği çalışsa da çalışmasa da sınıfını geçeceğini, hatta üniversite eğitimi
 
alabileceğini bilen öğrenciyi öğrenmeye zorlamak sonuç getirmeyecektir.
 
* Eğitimde kaliteyi ve verimliliği arttırmak, yaptırımı olan ölçme – değerlendirme ve geri bildirim yönteminin uygulanmaya başlamasıyla mümkün olacaktır. Sınıfta kalmanın devlete maliyeti yüksek, her öğrenci sınıfını geçmeli. Bunu anlayabiliriz. Ancak eğitimde kaliteye ulaşmak için Tübitak’ın da önerdiği eğitim sistemi içinde her yıl geçiş sistemini çok az etkileyecek, merkezi sınavla ölçme – değerlendirme ve öğrencinin yapması gerekenlerle ilgili veli ve öğrenciyi bilgilendirmek üzere geri bildirim yapmak olmazsa olmaz gerekliliktir.
 
HATİCE YILMAZ
 
Güncelleme Tarihi: 20 Ocak 2013, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER