BAKAN DİNÇER EĞİTİMİN SORUNLARINI ANLATTI !

Milli Eğitim Bakanı Dinçer, Organize Sanayi Bölgelerei Eğitim zirvesinde konuştu.

BAKAN DİNÇER EĞİTİMİN SORUNLARINI ANLATTI !

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer,''Mesleki eğitimde bir sıçramaya yapacaksak, özel sektörün bu sürecin kıyısında değil tam içinde yer alması gerekmektedir'' dedi.
Dinçer, 1. Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) Eğitim Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, mesleki ve teknik eğitimin Türkiye'nin kalkınması ve gelişmesinde en temel unsur olduğunu belirterek, bilgi ve teknoloji ile mesleklerdeki hızlı değişimin, eğitim yaklaşımı ve beklentilerini sürekli gözden geçirilmesini gerektirdiğini kaydetti.
Değişimin, devlet ve özel sektör arasında daha etkin bir işbirliğini gerekli kıldığını ifade eden Dinçer, şunları kaydetti:
''Bu zirve, işbirliğimizi güçlendirecek olması bakımından önemli bir adımdır. Değerli katılımcılarla nüfusumuzu, girişimci, yenilikçi, yaratıcı işgücüne dönüştürmenin yollarını tartışacağız. Nitelikli mesleki ve teknik eğitim için kurumlara ne tür sorumluluklar düşüyor, sektörün bizden beklentileri kadar Bakanlık olarak bizim de sektörden beklentilerimiz nelerdir- Süreçte ne tür sıkıntılar yaşıyoruz- Bu sıkıntıların aşılması konusunda ne tür iş birliklerine gidebiliriz- gibi bir çok sorun için ortaya konulacak çözüm önerileri hepimize yol gösterecektir. Dünyadaki değişmenin baş döndürücü hızı daha esnek yapılanmaları ve kendini yenileme becerisini gerekli kılmaktadır. Dünyada eğitim ve öğretimle ilgili yeni eğilimlere bakıldığında 1990'lı yıllardan itibaren eğitim ve öğretimin hedefinin arz odaklılıktan talep odaklılığa kaydığını görmekteyiz. Çağımızda bilgi, teknoloji, ekonominin ve toplumun daha karmaşık hale gelmesi nedeniyle eğitim öğretimin süresi, paradigması ve müfredatında değişim yapmak, kaçınılmaz olmuştur. Ekonomi ve sosyal yapıdaki hızlı değişmenin meydana getirdiği fırsatları faydaya dönüştürmek, riskleri yönetmek amacıyla eğitimde şeffaflık, esneklik, çeşitlilik ve katılımcılık daha da önemli hale gelmiştir. Yönetimde sosyal tarafların yer alması ise eğitim ve öğretim sisteminin verimliliğini ve demokratiklik düzeyini artıran bir faktör olarak ortaya çıkmıştır.''

 Paylaşma, kültürler arası diyalog ve daha barışçıl bir insanlık için ulusal ve uluslararası öğrenci hareketliliğinin ön plana çıktığını anlatan Dinçer, şunları söyledi:
''Diğer husus da fiziksel erişimden çok, kalite ile ilgili kaygıların ön plana çıkmasıdır. Ülkemizde hem eğitime erişim hem de kaliteye ilişkin kaygıların son 10 yıllık süreçte damgasını vurduğunu, bu husustaki çaba ve tedbirlerin hem yasal hem de uygulamaya dönük boyutuyla kararlılıkla sürdürüldüğünü belirtmek gerekir. Eğitimde daha esnek ve demokratik yapılanmayı sağlamak üzere eğitim sistemimizi yeniden kurguladık, ancak yasaları değiştirebildiğimiz hızda zihniyet değişimi gerçekleştirebilmenin ne kadar zor olduğunu biliyoruz. Zihinlerin değişim ve dönüşümü çok daha uzun yıllara yayılarak gerçekleştiriliyor. Bildiklerimizin davranış ve tutumlara dönüşmesi için hepimizin daha fazla çaba göstermemiz gerekiyor. Mesleki ve teknik eğitime ilişkin belki de en önemli sorunumuz, zihniyet ve bakış açısı sorunudur. Bakış açısını değiştirmediğimiz takdirde bu alana ne kadar yatırım yaparsak yapalım, çaba gösterirsek gösterelim, arzu ettiğimiz sonuca ulaşmamız mümkün olmayacaktır.''
Dinçer, mesleki eğitimin, ikinci sınıf bir eğitim olarak algılanmasında yanlış karar ve uygulamaların çok büyük rolü olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
''Kabuğundaki bu yerleşik algıyı yıkmak, ancak mesleki ve teknik eğitimi yeniden bir cazibe merkezi haline getirerek, doğru politikalar ve uygulamalarda tanıtım yaparak, çaba göstererek mümkün olacak. Mesleki eğitme ilişkin her kesimin ortak görüşü, verilen eğitimin daha çok teorik ağırlıklı olması ve beceri olarak da piyasanın ihtiyaçlarına uygun olmadığı doğrultusundadır. Bu sorunun çözümü noktasında yol haritası vermiyor. Son 10 yılda mesleki ve teknik eğitim hükümetimizin ve bakanlığımızın en öncelikli maddelerinden biri olmuş ve mesleki eğitim sektörün ihtiyaçları doğrultusunda yeniden yapılandırılmıştır. 2003 yılından bugüne mesleki ve teknik eğitime hükümetimizin yapmış olduğu yatırım miktarı 9,6 milyar avrodur. Mesleki eğitimin kalitesinde özel sektörün de yüzde 36'lık bir payı olacak. Yaptığımız tüm çalışmalar kamu, özel sektör, STK'lar ve üniversitelerin iş birliğiyle yürütülüyor.''
Bakanlığın mesleki ve teknik eğitim için yaptığı faaliyetleri anlatan Dinçer, ''Mesleki eğitimde bir sıçramaya yapacaksak, özel sektörün bu sürecin kıyısında değil tam içinde yer alması gerekmektedir'' diye konuştu.
Dinçer, insan kaynaklarının uluslararası rekabet gücünü artırmak isteniyorsa, özel sektörün de elini taşın altına koyması gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
''Bir başka sorunun da finansman kaynaklarının yetersizliğidir. Sektörün ve diğer paydaşların mesleki eğitimde karar alma süreçlerinde ve finansmanında ortak olmasını istiyoruz. Piyasa aktörlerinin hem yönetim hem uygulama olarak bu alanın dışında kalması, özel sektörün bu alana hiç girmemesi, bu alanda da bakış açımızı değiştirmemiz gerektiğini ortaya koymaktadır. Eğitim hedeflerinin kamu tercihlerinden piyasa tercihlerine doğru kaydığı bu süreçte eğitim yöntemleri de öğreten merkezlilikten öğrenen merkezliliğe dönmektedir. Mesleki ve teknik eğitimde yapılan vurgu, hem öğrencilerin hem de iş piyasanın ihtiyaçlarını karşılayabilecek karma bir eğitim sisteminin oluşturulması ve mesleki eğitim veren kurumlar ile sanayi kuruluşları arasında ortaklıkların desteklenmesi yönündedir.''

OSB'lerdeki özel okullara teşvik

OSB'lerde kurulması istenilen okullarda dünyadaki gelişmeler dikkate alınarak, yeni ve özgün bir sistem oluşturmayı amaçladıklarını ifade eden Dinçer, ''Oyunun kuralları eskisinden farklı olmalı ve aktif katılımcı olarak yer alınmalıdır. Dünyadaki gelişmeler mesleki eğitimi gözeden geçirmemiz gerektiriyor. Özel sektörün bu alana yatırım yapmasını teşvik etmek amacıyla yasal düzenleme yapıldı. OSB'lerde özel okul statüsünde açılacak mesleki ve teknik okullarda eğitim görecek her öğrenci için, resmi okullarda öğrenim gören bir öğrenci için okul türüne göre devlete maliyetinin 1,5 katına kadar destek verilmesine imkan sağlandı. Alt mevzuat çalışmaları tamamlanmak üzere bugün yarın yayınlanacak. Sanayicilerimiz, bir an önce OSB okul açmaları yönünde çalışmalara başlamalarıdır. Eğer bunlardan bir sonuç alırsak sanayi bölgeleri dışında açılan mesleki ve teknik okullara da destek vermeyi düşünüyoruz'' şeklinde konuştu.

 

Güncelleme Tarihi: 06 Ekim 2012, 00:00
YORUM EKLE
YORUMLAR
Muhterem GÜLEÇ
Muhterem GÜLEÇ - 12 yıl Önce

ATANAMAYAN LİSE BRANŞ ÖĞRETMENLERİ ÜVEY EVLATMI? Bu sene 10 Eylül tarihinde, 40.000 öğretmen atamasının büyük çoğunluğu ilköğretim branşlarına yapıldı.Lise branşları ise maalesef göstermelik kalacak sayıda atamalarla geçiştirildi.Örneğin Fizik 107,Kimya 145,Biyoloji 158,Felsefe 154,Coğrafya 423,Tarih 356,Matematik 1021,Türk dili ve edebiyatı 1576 gibi.Birde ilköğretime ayrılan kadrolara bakarsak, Türkçe 4385,İlköğretim matematik 3674,Fen bilgisi 3148,Sosyal bilgiler 2012 gibi, lise branşlarına göre sayısal olarak çok daha fazladır.Lise branşlarında KPSS yerleştirme puanları 85,86,87,88 gibi yüksek kaldığı halde, öncelik ilköğretime tanındığı için, bu yüksek puanlarla, bir çok lise öğretmenimiz maalesef açıkta kaldı.Sanki buda yetmezmiş gibi, birde sınıf öğretmeni norm fazlalığını eritmek için,sınıf öğretmenliğinden,ilköğretim branşlarına,ilköğretim branşlarından da, lise branşlarına, yüksek miktarlarda, hiçbir sınava tabi tutulmadan kaydırmalar yapıldı.Ayrıca İlköğretim branş öğretmenlerinin,( istisnalar hariç)liselerde ne kadar başarılı olacağı tartışmalıdır.Lise branş derslerine bu konuda ehil olmayan öğretmenlerin girdiği okullarda, eğitim sisteminin ne hale geleceğini varın siz düşünün. Sayın Milli Eğitim bakanımız bir taraftan kaliteli öğretmen alınacağından bahsetmekte,diğer taraftanda lise branş kadrolarını, ilköğretim branş öğretmenleriyle doldurmaktadır.Çelişkiye ve adaletsizliğe bakınki,bir tarafta çok yüksek KPSS puanıyla atanamayan binlerce lise branş öğretmeni,öbür tarafta boş geçen, yada ilköğretim branş öğretmenleriyle doldurulan lise dersleri. Bu uygulamalar devam ettiği sürece, girdiği üniversite sınavında, sıfır çeken binlerce lise mezununun hali yadırganmamalı.Milli eğitim bakanlığı gerçekten eğitimde kalite istiyorsa,yüksek KPSS puanlı binlerce lise branş öğretmeni boşta gezerken,bu kadrolara,ders boş geçmesin düşüncesiyle , rastgele öğretmen ataması yapmamalıdır.Girdiği dersin hakkını veren uzmanlık alanıyla göz dolduran, kaliteli lise branş öğretmenlerine öncelik verilerek bu ihtiyac giderilmelidir.Matematik, fizik,kimya,biyoloji,tarih,coğrafya,edebiyat,felsefe gibi lise dersleri,ilköğretim branşlarıyla değil,gerçek lise branş öğretmenleriyle doldurulursa,ancak ozaman eğitimde kalite yakalanır.Yoksa üniversitelerdeki lise branş öğretmeni yetiştiren fakülteleri kapatın gitsin daha iyi.Hiç olmazsa boşuna masraf yapılmamış olur.Sadece okul öncesi ve ilköğretime öğretmen yetiştiren fakülteler kalsın.İşsiz gezen lise öğretmeni yetiştirmek,hem devlete,hemde millete ekonomik yükten başka bir şey değil.Milli Eğitim bakanımız dahil,herkes bunun farkında olmalı . Sayın Başbakanımız ve Milli Eğitim Bakanımız,Lütfen atanamayan yüksek KPSS puanlı lise branş öğretmenlerinin feryadını duyunuz.Bu ülkede sıfır KPSS puanıyla atanan bir çok öğretmen var.Şimdiye kadar 2 yıl geçerli olan KPSS puanlarının 1 yıla indirildiği ve şubat atamasının olmayacağı söyleniyor,eğer 1 yıla indirilecekse, uygulamanın adil olması için lise branş öğretmenlerine bu sene birkez daha şans tanınmalı.Sizden istirham ediyoruz,anadolu liselerine geçen ve düz liselerde boşalacak olan lise öğretmen kadrolarına, tercihli ek atama yapılırsa,ancak ozaman bu haksızlık sona erecektir.Sayın devlet büyüklerim,yapılan bu apaçık adaletsizliğe dur demenizi bekliyoruz.Partinizin başında ADALET kelimesi var.Bu adaleti tesis etmek size ve adaletin şahsında sembolleştiği hazreti Ömer ile aynı adı taşıyan Milli Eğitim bakanımıza düşüyor.

ali
ali - 12 yıl Önce

eğitimin tek bir sorunu var osa bakandır , bakanın acilen değişmesi lazım

MUSAHHİH
MUSAHHİH - 12 yıl Önce

Bir insan bilmediği konuda ne konuşailir ki. Bol bol ahkam keser, çam devirir, yetmedi hakaret eder.

SIRADAKİ HABER