Yanılmıyorsam, bu cümleyi 1991 yılında Cengiz Aytmatov’un Ötüken Neşriyât baskısı Cengiz Han’a Küsen Bulut’unda okumuş ve defterime not almıştım. Haklıydı, odun olmazsa soba sönerdi...
Cengiz Aytmatov’dan okuduğum ilk roman Beyaz Gemi’ydi. 1970 yılıydı, Beyaz Gemi beni öylesine fazla etkilemişti ki, hemen ardından babamın kitaplığında bulduğum Cemile’yi ve Kopar Zincirlerini Gülsarı’yı okudum. En fazla da Kopar Zincirlerini Gülsarı’yı sevdiğimi anımsıyorum. Birkaç yıl sonra Kızıltıoprak’taki Kent Sinemasında Irina Poplavskaya ile Sergey Yutkeviç uyarlaması Cemile’yi ve Sergey Urusevskiy uyarlaması Kopar Zincirlerini Gülsarı’yı seyrettim.
Cemile’de aklımda nedense bir Natalya Arinbasarova kaldı, hâlâ onun Aytmatov’un öyküsünden de filmden de güzel olduğunu düşünenlerdenim. Kopar Zincirlerini Gülsarı’yı ise romandaki sistem eleştirisi atılarak, uyarlamaya sadece Gülsarı’nın ve Tanabay’ın hüzünlü ayrılık öyküsünün esâs alındığı bir film olarak değerlendirmiştim. Yine de Kopar Zincirlerini Gülsarı benim ruhunu feci acıtmıştı. Sanırım iki filmi de 1974 yılında seyretmiştim. 1975 sonrasında, Aytmatov’un romanlarındaki üstü örtülü sistem eleştirisine karşın, Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin niçin Aytmatov’u bir ‘ihraç malzemesi’ olarak dünya edebiyatına soktuğunu merak etmeye başladım.
KIRGIZ AYDININ OĞLU
Evet, Aytmatov’un 20’nci yüzyılın en büyük yazarlarından biri olduğu muhakkaktı ama, 1954 yılından itibaren KGB ismini alan kirli örgütün arşivinde, öldürülen veya GULAG cehenneminde kaybedilen onlarca yazarın yayımlanmamış dosyaları dururken, niçin onun isminin pazarlandığına bir türlü anlam veremiyordum. Ama, benim açımdan daha vahim olan şey, Aytmatov’un köklerine rağmen eserlerini Rusça yazmasıydı. Aytmatov Rusça’nın yazarıydı. Ama, 1992 yılında tuhaf bir şey oldu. O zamana kadar ‘sol’un gözde yazarı olan Aytmatov, SSCB yıkıldıktan sonra birden ‘sağ’ın gözde yazarı oluverdi. Nedeni, babası Törökul’un NKVD cellatları tarafından infaz edilen Kırgız aydınlarından biri olmasıydı. Stalinist ‘sol’ için olağan, hiç şaşırmadım. Bu olayı merak edenler Roza Aytmatova’nın Tarihin Ak Sayfaları’nı mutlaka okumalıdırlar (Salkımsöğüt Yayınevi, 2011).
TATAR TARAFI PEK BİLİNMEZ
Onun Tatar tarafı pek bilinmez, bunun için de Fevziye Bayramova’nın Ana isimli araştırmasını tavsiye ederim (Bengü Yayınları, 2020). Cengiz Aytmatov’un bütün eserlerini artık Ötüken Neşriyât yayımlıyor. Çok da iyi çeviriler. Aytmatov’un bütün eserlerinin toplu bir değerlendirmesi içinse herkesin dikkatini Mehmet Yılmaz’ın 2021 yılının son günlerinde GUFO Yayınevi’nden çıkan Bozkırın İnsanlık Türküsü Cengiz Aytmatov isimli esere çekerim.
Yılmaz, hemşehrim, o da Samsunlu. Coğrafya öğretmeniymiş, dünyası Aytmatov okumakla değişmiş. Onun, sevgili kardeşim Şaban Özdemir’in eniştesi olduğunu sonradan tesadüfen öğrendim. Yılmaz’ın kalemine sağlık, hepimiz için çok değerli bir kitap hazırlamış. Kendi nâmıma söyleyeyim, Mehmet Yılmaz’dan çok şey öğrendim. Bu kitabının başta edebiyat öğrencileri olmak üzere herkesinin kitaplığında bulunması gerektiği kanısındayım. Bu arada, Aytmatov okumayı sevenlere, Söğüt dergisinin son sayısının ‘Cengiz Aytmatov Özel Sayısı’ olduğunu da haber vereyim.
Taner Ay - Karar Gazetesi