Dünyanın en uzun zamandan beri iç savaş yaşayan ülkelerinden biri olarak tarihe geçen Suriye'de savaş artık bir iç savaş olmaktan daha çok sanki Üçüncü Dünya Savaşı statüsü kazandı.
ABD'nin dünyanın süper gücü olduğunu kanıtlama, Rusya'nın Akdeniz'deki varlığını devam ettirmek, İran'ın mezhep(!) liderliği unvanını elinde tutmak, Türkiye'nin ise DEAŞ ve PKK gibi terörist yapılardan kurtulma, sınırlarını garanti altına alma adına müdahil olduğu Suriye'de savaşta, rejim yanlısı ve rejim karşıtı olmak üzere 121 çatı farklı örgüt ve bunların altında yapılanan 2 binden daha çok grup birbirleriyle çarpışıyor.
Suriye'de 6 ülke direk, 23 ülke ise dolaylı olarak savaşın içinde yer alıyor. Birçoğu ise özel ordu mensubu olmak üzere 82 ülkeden binlerce savaşçı da burada Rusya, İran, Suriye rejimi, Hizbullah, ABD, DEAŞ, El-Kaide ve PKK saflarında senelerdir çarpışıyor.
BM, NATO, Arap Birliği ve asli görevi barışı sağlamak adına kurulan daha birçok uluslararası yapının izlemekle yetindiği savaşı durdurma adına; Astana, Cenevre, Soçi ve BM'de zirveler yapıldı.
Fakat hiçbirinden netice çıkmadı. Suriye'de 7 sene 5 ay 28 gündür devam eden iç savaşta; Halep, Guta, Hama, Humus, Dera gibi birçok yerleşim yeri kimyasal silah, hava bombardımanı ve sokak çatışmalarında yerle bir oldu.
Netice; 600 binden çok yaşamını yitiren var, 47 ülkeye yayılan 7 milyondan çok mülteci. Şimdi sıra İdlip'de. Yine kimyasal saldırı endişesi, yine göç dalgası ve milyonlarca insanın mülteci durumuna düşme beklentisi gündemde.
