İYİ Parti’nin, “Deprem bölgesindeki sağlık personelinin çalışma ve barınma koşullarının araştırılması” amacıyla verdiği Meclis araştırma önergesinin bugün TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesi önerisi AKP ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.
Önergenin gerekçesini açıklayan İYİ Parti Isparta Milletvekili Aylin Cesur şunları söyledi:
“BU AFET BİR BÜYÜK UTANÇLA DA ANILACAK”
“Bir büyük afet yaşanıyor, ‘yüzyılın afeti’ dediniz. Haklısınız, yüzyılın afeti bu ve yüzyıllarca unutulmayacak acılarla anılırken bu afet bir büyük utançla da anılacak. Bu da yüzyılın utancı. İsmini büyük Atatürk’ün verdiği ve anıldığında yüreğimizde minnet, gözlerimizde sevgi izleri beliren, eski adıyla Osmanlı yaralı ve hasta askerlere yardım cemiyeti 1923’te de Hilali Ahmer Cemiyeti, 1947’de de Kızılay Derneği adını alan Kızılay’ımızın düşürüldüğü durumdur bu utancın sebebi. Cephe gerisindedir Kızılay, on binlerce Mehmetçik’in yardımına koşmuştur. Kolera salgınından beri doğal afetlerde barınma ve beslenme sağlamıştır. Balkanlardan, Orta Asya’ya hatta Haiti’ye kadar bir insan acısı varsa onu dindirmek için orada olmuştur.
6 Şubat depreminde dondurucu barınma sorunu yaşarken depremzedelerimiz Kızılay milletin bağışlarıyla aldığı çadırları derhal deprem bölgesine götürmek yerine yardım kuruluşu Ahbap’a hatta Türk Eczacılar Birliği’ne satmıştır. O Kızılay başkanı hala görevdedir. İşte yüzyılın utancıdır bu utanç. O utançla anılacaksınız ve sorumluların alnına bu leke yapışmıştır. Yüzyıllarca bununla hatırlanacaksınız.
“MİLLETİN ÇADIRLARINI SATAN KIZILAY BAŞKANI DAHİ İSTİFA ETMEMİŞTİR”
Onca noksan ve ihmalle 50 bin vatandaşımızı kaybettiğimiz bu yüzyılın afetinde tek bir sorumlu, milletin çadırlarını satan Kızılay başkanı dahi istifa etmemiştir. Daha da üzücü olanı sorumlular tarafından görevden hala alınmamıştır. Böyle yönetilen bir afette 102’si hekim, 448 sağlık çalışanımızı kaybettik. Covid-19 salgının da olduğu gibi onlar ön saftalardı. Hekimlerimiz, sağlık çalışanlarımız akın ettiler, kahramanca görev yaptılar.
2012’de depreme dayanıksız raporu alan ve halen çalıştırılan İskenderun Devlet Hastanesi başta birçok sağlık merkezimiz ve hastanemiz yıkıldı. Sağlık çalışanlarımıza içindeki hastalarla birlikte mezar oldu o hastaneler. Depremden sağ çıkan hekimlerimiz ve sağlık çalışanlarımız ilk günden itibaren yine kahramanca çalıştılar. Ailelerinin kaybetmişlerdi, kalacak yerleri yoktu, ellerini yüzlerini yıkayacak su yoktu. Onlara depremzede olma hakkını bile tanımadınız.
“BÖLGEDE ÇALIŞAN HEKİMLERİN VE SAĞLIK ÇALIŞANLARININ HALA İHTİYAÇLARI TAM OLARAK SAĞLANAMADI”
Bölgede çalışan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının hala ihtiyaçları tam olarak sağlanamadı. Bölgede yeterli birinci basamak sağlık hizmeti hala tam olarak verilemiyor. Bana en çok iletilen taleplerden bir tanesi özellikle kırsal kesimde çadırlarda yaşayan vatandaşlar hala oraya taşımalı sistemle gelen saha yardımlarının maalesef yetersiz olduğunu söylüyor.
Gönüllü olarak oraya gidenlerin çalışma koşulları, nerede kalacakları ve hala onların dinlendirilmeleri gibi esnek çalışma sistemi tam olarak kurulmamış durumda. Bütün bunların araştırılması gerekiyor. 15 Şubat 2023 tarihinde çalışanlara yönelik Cumhurbaşkanlığı Genelgesi var bu esnek çalışma koşullarını düzenliyor ama maalesef tam olarak hala uygulanmadı.
“KIZILAY’IMIZA SÜRÜLEN LEKEYİ DE YİNE BİZ TEMİZLEYECEĞİZ”
Vur, kır, döv salgın gelince ‘aslansınız’, vur, kır, döv deprem olunca ‘kahramansınız’ demekten öteye geçmeyen ve sağlık çalışanlarına yapılan zulme ses etmeyen yönetim anlayışına biz son vereceğiz. Kızılay’ımıza sürülen lekeyi de yine biz temizleyeceğiz.”
CHP Ankara Milletvekili Murat Emir ise şunları söyledi:
“DEPREM OLALI KIRK BEŞ GÜN OLDU AMA HALA YARALARIMIZI SARMAKTAN ÇOK UZAĞIZ”
“Maalesef, deprem olalı kırk beş gün oldu ama hala yaralarımızı sarmaktan çok uzağız. O bölgede hala çadır sıkıntısı var, hala konteyner sıkıntısı var, hala nitelikli sağlık hizmeti veremiyoruz, hala barınma sorunları var, hala hijyen sorunları var ve bu sorunlar altında oradaki sağlık emekçileri sağlık hizmeti vermeye gayret ediyorlar. Peki, sizler ne yapıyorsunuz? Depremden önceki aynı aymazlığınızla şimdi de aynı şekilde devam ediyorsunuz ve özellikle sağlıkçıların orada nitelikli hizmet verebilmesi için gerekli en asgari koşulları bile sağlamaktan son derece uzaksınız.
“KOCA HATAY SADECE SEYYAR HASTANELERE TERK EDİLDİ”
İskenderun Devlet Hastanesinin A bloku depremde yıkıldı ama daha öncesinde defalarca bu hastanenin kullanılamayacağı, riskli olacağına dönük raporlar var; bunu kim dinlemedi, bunu kim göz ardı etti? Sağlık Bakanı, Sağlık Bakanlığındaki ilgililer görmezden geldiler. Peki, o deprem sırasında, o yoğun bakımda ölen vatandaşlarımızın vebali kimin üstündedir şu durumda? Elbette ki başta Sağlık Bakanı olmak üzere bu raporlara kulaklarını tıkayan, gözlerini tıkayanlardadır. Şimdi, alelacele bölgeye hekim atıyorsunuz, sağlıkçı atıyorsunuz ama ihtiyaç varsa doktor göndermekle iş bitmiyor ki. Oraya gönderdiğiniz bir doktor hangi hastanede çalışacak, hangi cihazlarla çalışacak, hangi yardımcı personelle çalışacak, o hastalar hangi eczanelerden ilaçlarını alacaklar? Bunları düşünmüyorsunuz.
Siz burada rahat koltuklarınızda oturuyorsunuz ama gidin bölgeye, görün. Ben Samandağ’da kaldım on beş gün; sadece bir devlet hastanesinin acili çalışıyordu, o, 6,4’lük depremden sonra orası da kapatıldı ve koca Hatay sadece seyyar hastanelere terk edildi, bütün bölgede neredeyse hiçbir hastane ayakta kalmadı; her 10 aile sağlığı merkezinden 9’u yıkıldı veya kullanılmaz hâle geldi. Ve maalesef, çaresiz bir biçimde, sağlıkçılar yaralılara yetişmeye çalışıyor, hastalara yetişmeye çalışıyor ama siz temel altyapıları, mutlaka götürülmesi gereken destekleri yapmadığınız için maalesef orada sağlık hizmeti de hâlâ olması gerektiği gibi verilemiyor.
“ORADA BULAŞICI HASTALIK RİSKİ VAR AMA BU KONUDA DA MAALESEF YAPILMASI GEREKENLER YAPILMIYOR”
Orada özellikle birinci basamak sağlık hizmetlerini geliştirmek, yeniden ayağa kaldırmak zorundasınız. Çünkü deprem bölgesinde özellikle milyonlarca vatandaşın doktora ulaşması şart; günlük hastalıkları oluyor ve bunlar büyük bir hastane gerektirmeksizin tedavi edilmek zorundalar. Buradan feryat ediyorum, bağırıyorum, duyun bu sesi: Orada bulaşıcı hastalık riski var ama bu konuda da maalesef yapılması gerekenler yapılmıyor. 2016’da TOKİ Hatay’da 101 milyar liraya hastane yaptı. Hadi, onlar eskiydi; hadi, bakımsızdı; hadi, bir yerde kabul ettik; ya, devletin daha yedi sene önce açtığı, 101 milyar liraya mal olmuş ‘modern hastane’ dediğiniz hastane depremde yıkılır mı? Peki, bunun altına imza atanlar nasıl böyle pişkinlikle burada oturabilirler? Siz gidicisiniz arkadaşlar. Elinizi çekin ve hiç olmazsa şu iki aylık sürede deprem bölgesindeki vatandaşlarımızın temel sağlık hizmetlerine ilişkin taleplerine kulağınızı verin.”
YENİÇAĞ