Türkiye’nin Suriye’de oldubittilere asla izin vermeyeceğiz, “Bunu Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtlarıyla da ortaya koyduk.
Biz Suriye’de DEAŞ ve PYD-YPG başta olmak üzere bütün terör örgütlerini temizlenmesinden yanayız.
Halep, Doğu Guta gibi yerlerden gelen ılımlı muhalifler de şu anda İdlib’te bulunuyor.
Nusra gibi unsurlar bahane gösterilerek sivillere yönelik saldırıları kabul edemeyeceğimizi ifade ettik.
Bu, büyük bir insani drama ve yeni bir göç dalgasına da sebep olur. Türkiye bunun bedelini ödemek durumunda kalmamalıdır.
İdlib’de terör unsurları tesirsiz hâle getirilmesini şüphesiz ki biz de destekliyoruz.
Burada atılacak her tür adımın Astana sürecinin ruhuna uygun olması ve üç garantör ülkenin de mutabakatına dayanması gerekir.
Bu adımları koordine etmek için teknik heyetler temaslarına devam edecekler.
Ayrılırken Sayın Putin’le de konuştuk. Hatta, “Bu heyetler aralarında görüşsünler, sonra da biz bir araya gelerek nihai kararı veririz” dedik.
Muhtemel bir mülteci akınının, gerek Türkiye’ye, gerek Batı’ya etkileri neler olur?
Bunu gelişmelere göre değerlendirmek lazım.
Şu anda değil. Gelişmeler ne gösterir bilemiyoruz.
İdlib’le ilgili olarak bugünkü zirvenin Türkiye açısından en olumlu, en memnuniyet verici boyutu nedir?
Ateşkes rejimin devam ettirilmesi konusunda mutabakatın oluşması.
Bu 12 maddelik ortak açıklamaya da yansıdı. Özellikle 3. ve 4. maddelerin altını çizmek lazım.
Açıklamada, silahların bırakılmasına işaret ediliyor. Metinde tabii ki diplomatik bir dil kullanılıyor.
Ama bunu, silahların bırakılması veya ateşkes gibi bir ifadeyle ortaya koyarsak, o zaman daha iyi anlaşılır. Bölgeye çok daha iyi mesaj olur.
Çatışmasızlık bölgesinde Rusya bir-iki operasyon yaptı, sonra durdu.
Bundan sonrası için vakit kazanıldığını söyleyebilir miyiz?
Sayın Putin’le bunları hem ikili görüşmede, hem üçlü zirvede çok açık, net konuştuk.
Siz zirvede Fırat’ın Doğusundan bahsederken Ruhani bu yaklaşıma olumlu bakıyor gibi görünüyor.
Yani Fırat’ın Doğusunun temizlenmesine dair… Bu çelişki nasıl aşılacak? Bir yandan rejim terör örgütleriyle beraber, bugün de İran sizin açıklamanızı destekler nitelikte bir açıklamada bulundu.
Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
İran’ın Fırat’ın Doğusu ile ilgili beklentileri daha farklı. Bizim orada konsolosluk açma suretiyle süreci hızlandıralım diye beklentileri var.
Ama bizim şu anda oralarda konsolosluk açma niyetimiz yok. Onlar sonraki işler. Anayasa, seçim, bir defa netleşsin, ondan sonra bunları düşünürüz.
Ruhani, mevcut yönetimle işbirliği yapılması yönündeki beklentilerini ifade etti… Bizim bu konudaki yaklaşımımız nedir? Çözümün, mevcut Suriye hükümetiyle görüşülerek üretilmesi gerektiğinden söz etti…
Yani bu sadece Rusya ile İran’ın yaptığı bir iş.
Bizim şu anda rejimle böyle bir şey yapmamız söz konusu değildir. Bizim sadece Suriye halkıyla ilişkilerimiz var.
Suriye’de seçimden bahsettiniz. Seçime Esad da girer ve kazanırsa o zaman bizim tavrımız ne olur?
Biz tabi Esad’ı filan hiç konuşmuyoruz.
Bütün mesele, oradaki seçmen potansiyelini ortaya çıkarmak. Suriye’nin içindeki seçmenler var, dışındaki seçmenler var, oluşacak seçmenler var. Bu yapı nasıl teşekkül edecek, bunu bir defa görmemiz lazım.
Temennimiz odur ki inşallah Suriye’nin çilesi biter.
İstanbul’da dörtlü zirve
Bu zirve sonrasında İdlib’te sivillere yönelik katliam olabileceği endişemiz tamamen ortadan kalktı mı?
Ateşkes rejimin devam ettirilesi konusunda mutabakat önemli.
Mutabakat, inşallah böyle bir şeyi getirir. Tabi bizim çok daha farklı bazı düşüncelerimiz de var.
Bunları gerek Dışişleri Bakanımız, gerek Savunma Bakanımız gerek İstihbarat, Rusya tarafının ilgili heyetiyle inşallah yoğun görüşme halinde olacaklar.
Biz de Almanya seyahatinden sonra Sayın Putin’le tekrar bir araya gelebiliriz.
Rusya, Türkiye, Almanya ve Fransa’nın İstanbul’da gerçekleştireceği bir zirve söz konusu idi.
Bu ayın 14’ünde 4 ülkenin temsilcileri İstanbul’da bir araya gelecek. Ön hazırlıkları yapacak. Daha sonra da inşallah 4’lü olarak bizler, liderler olarak bir araya geleceğiz.
3. ve 4. madde Türkiye’nin taleplerini yansıtıyor. Devam edecek teknik görüşmelerin kapsamı ne, içeriği ne olacak?
En azından bombardımanın durması anlamında.
Silahların bırakılması dediğimiz ne?
Bunu da Putin’le, başa baş görüşmemizden sonra, bir kere daha ayrıca konuştum ayrılırken.
Kendisinden bunu rica ettik. İnşallah inanıyorum ki sözlerinde duracaklardır.
Terör örgütlerine dair bir liste söz konusu mu görüşmelerde gündeme gelen?
El-Kaide, Nusra ve benzeri örgütler.
Suriye’de Anayasanın oluşturulması hususunda hâlihazırdaki durum nedir?
Anayasanın oluşturulması süreciyle ilgili olarak rejim, ılımlı muhalifler, ayrıca ülkedeki STK’lar 50’şer isim vermişlerdi. Bunların içinden bir ekip belirlenecek.
Temennimiz bu işin bir an önce başlaması.
Yol haritası oluştuktan sonra, karşılıklı bir araya gelişlerle tecrübeleri paylaşmak ve seçim takviminin ortaya çıkarılması önemli olacak.
Silah bırakma konusu nasıl olacak?
Biz orada ateşkes ifadesini kullandık. Onlar silah bırakma olarak ifade ettiler. Bizim temennimiz, bir silah bırakma eyleminin inşallah başlamasıdır.
İdlib’te en azından silahların belki susması bile şu anda önemli bir gelişmedir.
İdlib’te sivillerin tahliyesi söz konusu mu?
Tahliye mi? Böyle bir şey konuşmadık.
Bölgenin teröristlerden temizlenmesi nasıl olacak?
Teröristlerin tahliyesine yönelik de bir konuşma olmadı.
Gazetecilerin 3. Havalimanı’yla ilgili sorularını cevaplandıran Başkan Erdoğan, devam eden inşaattan çıkan tozların uçakların motoruna girebileceği bu yüzden havalimanının açılışının ertelenmesi yönünde bir talep gelip gelmediği şeklindeki soruya, “Benim önüme öyle bir talep gelmedi.
Yalnız ayın 23’ünde orada Teknofest çerçevesinde önemli bir gösteri olacak. Orada F-16’yla uçulacak. Milli Savunma Bakanımız Hulusi Bey ve Hava Kuvvetleri Komutanımızla birlikte F-16’yla yapılacak inişe, programım elverirse ben de katılabilirim.