Fuat Oktay: Tam Kapanma ile İlgili Bir Uzatma Gündemimizde Yok

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, tam kapanma ile ilgili, "Verileri görürüz değerlendiririz ama şu anda bir uzatma gündemimizde yok." ifadesini kullandı.

Fuat Oktay: Tam Kapanma ile İlgili Bir Uzatma Gündemimizde Yok

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, NTV'de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Oktay, Kovid-19'la mücadele kapsamında tam kapanma döneminde vaka sayısının 5 bine indirilmesi hedefine ulaşılamaması halinde kısıtlama süresinin uzatılması ve 19 Mayıs ile birleştirilmesinin gündeme gelip gelmeyeceği sorusu üzerine şu anda böyle bir şeyin gündemlerinde olmadığını söyledi. Oktay, "Bizim bununla ilgili kararlarımızda tüm veriler kabineye gelir. Veriler değerlendirilir, sonrasında da nihai karar verilir. Kamuoyuyla da paylaşılır bu." diye konuştu.

MHP'nin yeni anayasa önerisi hatırlatılarak, anayasa konusunda diğer partilerle uzlaşma ihtimalini sistem tartışmalarının tıkayıp tıkamayacağına ilişkin soru üzerine Oktay, benzer bir sürecin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişte de yaşandığını söyledi.

Anayasanın 118 maddesinin değiştirildiğini belirten Oktay, "Maddeleri değiştirebiliyorsunuz ama arkasındaki ruh, darbe ruhu. Yani darbeyle gelmiş bir anayasa." ifadesini kullandı.

Bu konunun tartışılmasını, herkesin kendi çalışmasını yapmasını, sonrasında da bir araya gelerek bir ortak noktada buluşulmasını istediklerini dile getiren Oktay, MHP'nin kendi taslağını ortaya koyduğunu anımsattı.

Oktay, "Kapalı kapılar ardında çalışma yapıp da ondan sonra da toplumun önünde, yani neredeyse 'Yeminle ben bu çalışmayı yapmadım' diye inkar etme olayı da değil. Açık, şeffaf, net bir şekilde sundu. Şimdi aynı çalışmayı biz de yapıyoruz. Dolayısıyla bu da sonuçlanmak üzere. Şimdi Sayın Bahçeli bu çalışmalarını ilan ettiler. Yani orada baktığınızda mevcut Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, yani başkanlık sisteminin daha da kurumsallaşmasını sağlayacağı, daha da güçlendirecek bir modeli teklif ettiklerini ve öngördüklerini ifade ediyorlar." diye konuştu.

Taslağa bakıldığında, Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısının seçilerek gelmesi, hükümet programının yine Mecliste okunması, yasa geliştirmede Meclise ilave yetkiler verilmesinin yer aldığının görüldüğünü anlatan Oktay, "Bugünkü sistemde de zaten Meclisin çok ciddi yetkileri vardır. Yani yasayla ilgili yürütmenin hiçbir yetkisi yoktur. Kararname, yani Meclisin boş bıraktığı alanlarda yürütmeyle ilgili kısımlarda çıkarma yetkisi vardır yürütmenin, onun dışındaki her konuda tüm yetki Meclistedir." dedi.

Anayasa Mahkemesinin yapısıyla ilgili de taslakta teklif bulunduğunu söyleyen Oktay, şöyle devam etti:

"Bunlar değerlendirilecek, oturulup konuşulacak. Gerek Yüce Divan ile ilgili ve diğer tarafta da normal yasaların denetimi ve hakların takibiyle ilgili kısmın denetlenebileceği 2 mahkemenin oluşturulduğu bir yapı. Merkez Bankasının anayasal sistem içerisine alındığı gibi birçok hususu kapsayan önerilerle geldi. Biz bundan son derece mutlu olduk. Yani bu çalışmanın olması kıymetlidir. Şimdi aynı şekilde biz burada kendi çalışmamızı yapacağız. Dolayısıyla Cumhur İttifakı olarak belki bir noktada birleşilebilir. Diğer siyasi gruplardan da aynı çalışmayı yapmalarını arzu ederiz. Yani bu Türkiye'nin de Türk milletinin de aslında geleceği için çok ciddi bir katkıdır."

Kanal İstanbul

Kanal İstanbul projesine gelen eleştiriler ve projede gelinen son duruma ilişkin soru üzerine Oktay, muhalefette "istemezük" zihniyetinin bulunduğunu söyledi.

Oktay, "İktidarda hasbelkader olsalar, olamıyorlar, çünkü millet güvenmiyor. Hele hele de bu tür mega projeleri gerçekleştirme şansları da olmadığı için telaffuz dahi etmekten çekiniyorlar. Yapamazlar, beceremezler çünkü, hayatlarında böyle bir projeyi hayata geçirememişler. Dolayısıyla her büyük projeyle alakalı da 'istemezük de istemezük' derler, ondan sonra da onu en çok kullanan da kendileri olur." dedi.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile Kanal İstanbul'un bağdaştırılmaya çalışıldığını anımsatan Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Montrö'ye baktığımızda, Marmara bizim denizimiz, boğazlar bizim boğazlarımız, doğru mudur? Burada bir tereddüdü var mı hiç kimsenin? Benim boğazlarımda başkaları niye söz hakkına sahip oluyor? Hangi geminin geçip geçmeyeceğiyle alakalı, ne kadar tonajda bilmem neyin geçip geçmeyeceğiyle alakalı. Hani toz kondurmuyoruz ya birileri de haddini aşıp, gidip bildiri yayınlamaya kadar gitme hadsizliğini de gösteriyorlar ya. Bu devlet bilmiyor çünkü ne yapacağını. Kendi boğazlarımızdan neyin geçip geçmeyeceğine niye biz kendimiz karar veremiyoruz da başkalarına sormak zorunda kalıyoruz? Lozan'da daha kötü olan şey 36'da daha iyi şartlara getiriliyor ama hala bizim kontrolümüzde olan bir şey değil bu."

Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin teknik detaylarına ilişkin bazı bilgileri paylaşan Oktay, "Kanal İstanbul Montrö ile verilen hakları geri alan bir proje değil, Montrö ile gelen haklara herhangi bir halel getirebilecek bir proje de değil. Yani o su yolu üzerinden Çanakkale'ye girip de Marmara üzerinden geçtiğiniz o su yolundan ve boğazlardan Karadeniz'e çıktığınız her iki yönlü kurallar neyse aynı kurallar geçerli olacak, hiçbir şey etkilenmeyecek." diye konuştu.

Anlaşma imzalandığı dönemde boğazlardan 3 bin geminin geçtiğini, şimdi ise bu rakamın 40 bini aştığını belirten Oktay, boğazlardan geçebilecek ideal gemi sayısının maksimum 25 bin olduğu bilgisini paylaştı.

Boğazın bu gemi trafiğini kaldırmasının mümkün olmadığını dile getiren Oktay, "Biz Türkiye olarak neyi öngörüyoruz? Burada sadece savaş gemilerini konuşmuyoruz, ticari gemiler de bunun içerisinde. Ticari gemilerle ilgili Montrö'ye de baktığınızda üzerinde hiçbir şeyiniz yok, hakkınız da yok aslında. Savaş veya barış döneminde geçebilir her türlü ama zarar veriyorsun. Ne yapacağız o zaman?" dedi.

Türkiye olarak ihracatta 500 milyar dolarlık hedeften vazgeçmediklerini ve "Ne pahasına olursa olsun bunu yakalayacağız" dediklerini vurgulayan Oktay, şunları söyledi:

"Türkiye'yi başka bir lige taşıyacağız. Türkiye bunu yapmak zorunda. Peki nasıl yapacağız? Darboğaz mı burası? Darboğaz. O zaman ticaret yapmayalım mı? Hep savaşı düşünüyoruz ya savaş değil ki barış boyutu var bunun, ticaret yapmayalım mı? Nasıl yapacağız o zaman ticareti? Kanal İstanbul dediğimiz olay buna bir kanal açıyor aslında. Yani yeni bir ticaret fırsatı oluşturuyor. Tüm ülkeler için geçerli, Montrö'nün uygulanmasına herhangi bir halel getirmiyor, isteyen oradan geçebilir ama zaten bu sayı arttığında normal geçemeyeceksin, haftalarda burada bekleyeceğine kendi maliyet çalışmanı yap, buranın bir ücreti varsa o ücreti verdiğinde aslında daha da ucuza gelmiş olacak."

"Bu yıl başlıyoruz"

Çevre yönüyle ve teknik boyutuyla çok ciddi çalışılmış bir yapıdan bahsedildiğini söyleyen Oktay, yapım sürecine ilişkin, "Bu yıl başlıyoruz artık. 'Yeter bu kadar tartışma' diyoruz, artık bu yıl başlayalım. Bunun gerçekleştiğini göreceğiz. İhale süreci ve zaten Ulaştırma Bakanlığımız da bunu açıklamış durumda, ilk köprünün yapımıyla alakalı da ihalesi de yapılacak, inşaatı da fiilen inşallah başlayacak." dedi.

Oktay, "Bu, Türkiye'ye ilave bir fırsat sağlayacak, İstanbulluya da tüm Türkiye'ye de herkese muhteşem bir fırsat sağlayacak. Türkiye'nin gelişmesine, kalkınmasına ve aynı zamanda bölge ülkelerinin kalkınmasına, gelişmesine fırsat sağlayacak. Savaşa değil, barışa da fırsat sağlayacak." diye konuştu.

Türkiye-Mısır ilişkileri

Türkiye ve Mısır ilişkilerine yönelik soru üzerine Oktay, Türkiye olarak tüm bölge ülkeleriyle ilişkileri geliştirme noktasında sonuna kadar açık olduklarını ifade etti.

İki ülkenin Doğu Akdeniz'den komşu olduğunu anlatan Oktay, "Dolayısıyla Mısır ve Türk toplumları arasında bu bağ hiçbir zaman kopmadı zaten, kopması da mümkün değil. Siyasi ilişkiler belirli dönemlerde inişli çıkışlı olabilir ama şu son geldiğimiz dönemde aslında görünüyor ki Mısır için de Türkiye için de birlikte hareket ediyor olmak her ülkenin de çıkarınadır. Zaten Mısır, son zamanlarda bunun sinyallerini örneklerinde gösterdi." dedi.

Mısır'ın, Türkiye ile Libya arasındaki anlaşmalara saygı göstererek yeni petrol veya doğal gaz rezervleri arayışlarını özellikle o bölge sınırlarının dışında ilan ettiğini söyleyen Oktay, "Türkiye ile Mısır arasında ilişkiler tamamen koptu denilemez hiçbir zaman. İstihbari anlamda da bunlar devam ediyordu. Sonrasında farklı yerlerde yine diplomatik ilişkiler farklı şekilde devam etti." diye konuştu.

Orta Doğu ve bölgedeki gelişmeler açısından da fikir teatisinde bulunulması anlamında teknik heyetlerin bir araya geldiğini ve görüşmelerin devam ettiğini dile getiren Oktay, "Ümit ediyoruz her iki ülkenin de bu çıkarına olur. Çünkü Mısır ve Türkiye tarihi bağlarla birbirine bağlı olan iki ülke ve bölgenin de iki önemli aktörü. Dolayısıyla Mısır ile Türkiye'nin birlikte hareket ediyor olması tüm bölgenin barışına ve kalkınmasına çok ciddi şekilde katkı verecektir. İnşallah önümüzdeki süreçte de göreceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

Kapanma sürecinin net ve şeffaf şeklide tamamen veriye dayalı yürütüldüğünü vurgulayan Oktay, "Bu salgın dönemini tam kapanmaya girmeden yönetmeye çalıştık. Çünkü bunun ekonomik boyutu olduğu için ve sosyal boyutu olduğu için olabildiğince bütün çarkları döndürerek yürütmeye çalıştık." ifadelerini kullandı.

Oktay, son 1,5 yılda Türkiye'nin diğer ülkelere kıyasla son derece başarılı bir süreç yönettiğini belirterek, belirli bir iyileşme sağlansa bile arzu edilen iyileşmeye erişebilme adına tam kapanmanın gerekli olduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Başkanlığında gerçekleştirilen son kabine toplantısında yapılan değerlendirmelerde, verilerin tam kapanmanın gerekli olduğuna işaret ettiğini aktaran Oktay, toplumun farklı kesimlerinden gelen taleplerinizde bu yönde olduğunu söyledi.

Oktay, sözlerine şöyle devam etti:

"Ramazanı doğru değerlendirelim ve ramazan sonrasına çok daha güçlü girelim. Farklı kesimlerden dediğimiz özellikle esnafımızdan gelen teklifler bu yöndeydi. Turizm sektörünün yoğun olduğu bölgelerimizden gelen teklifler bu yöndeydi. Vatandaşlarımızdan gelen teklifler bu yöndeydi. İllerimizden gelen teklifler bu yöndeydi. Dolayısıyla hem verileri değerlendirmiş olduk hem de aslında vatandaşımızın da farklı kesimlerin de taleplerini yerine getirmiş olduk. Şu ana kadar bizim hedefimiz biliyorsunuz aşağıya doğru bir trendi başlatmaktı. Başladı ve şu anda 25 bin rakamlarını görmek üzereyiz ve gördük. Kısmet olursa bugünden sonra daha aşağısını da göreceğiz. Ama bizim asıl hedefimiz hatırlayın 5 bin hedefiydi. Alacağımız yol var."

"Biz sanayinin çarklarını hiç durdurmadık"

Sanayinin çarklarını bu süreçte hiç durdurmadıklarını, dolayısıyla üretimin ve sanayide çalışanların istihdamının da sürdüğünü belirten Oktay, ancak bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de hizmet sektörünün bu süreçte etkilendiğini belirtti.

Oktay, kapanma süreci sonucunda hizmet sektörünün de canlanacağını ümit ettiklerini belirterek, "Sonuçlarını da alıyoruz aslında. Bugün de çok iyi sonuçlar alıyoruz. Sanayi sektöründe alınan sonuçlara baktığınızda Türkiye tarihinin belki de en başarılı yılını kapatacağız. Yani hepimiz aslında ona kilitlenmiş durumdayız. Şu anda yıl sonunda belki de birçok ciddi rekorla üretimimizi de ihracatımızı da kapatmaya kilitlenmiş durumdayız." diye konuştu.

Oktay, vatandaşın sağlığını korurken, hizmet sektöründe canlanma sağlanabilirse, salgın yönetiminde çok daha ileri bir aşamaya gelineceğini ifade etti.

"Ne verirseniz verin muhalefetin farklı bir şey söyleme şansı yok"

Tam kapanma döneminde vatandaşa yeterince destek verilmediği yönündeki eleştirilerin hatırlatılması üzerine Oktay, şunları söyledi:

"Siz ne verirseniz verin muhalefetin farklı bir şey söyleme şansı yok. Türkiye'de muhalefet bir şey üretmek üzerine kurulmamış, kurgulanmamış. CHP'ye baktığınızda bir şey üretmek, yeni bir alternatif üretmek üzerine kurgulanmış bir siyasi parti değil. Yani kendi tarihine de, aslında baktığınızda ihanet eden bir siyasi parti. Tamamen yalanlar, dolanlar üzerine kurulu bir politika üretiyor. Bu algı yönetimi üzerinde böyle çocuksu şeyler peşinde."

Son 20 yılda oluşturulan çok ciddi altyapı sayesinde Türkiye'nin bu döneme çok güçlü şekilde hazırlanmış olduğunu ifade eden Oktay, sürecin başarılı şekilde yürütüldüğünü ve muhalefet ne derse desin toplumun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a güvendiğini kaydetti.

Oktay, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dün azınlık cemaati temsilcileriyle iftarda buluştuğunu anımsatarak, buradaki cemaat temsilcilerinden birinin, "Biz diğer ülkelerde bulunan dini gruplarla, sivil toplum örgütleriyle sürekli görüşüyoruz. Bize oradan söyledikleri şu: Allah kovidden korusun. Eğer yakalanacaksak da ya Türkiye'de yakalanalım veya yakalandıktan sonra tedavi için bize Türkiye'ye ulaşmayı nasip etsin tedavi için." dediğini anlattı.

Oktay, şöyle konuştu:

"Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değil bunu söyleyen. Şimdi bunu söyletebiliyorsak, bu kadar samimi ortamda bu hani laf olsun diye söylenmiş bir şey değil. Bunu insanlarımız görüyor ve muhalefet hala bunu göremiyorsa muhalefete diyecek bir şeyimiz yok. Muhalefetin kendisi de, Kılıçdaroğlu'nun kendisi de aşıları gidip olmuyor mu? Yani herhangi bir ayrım mı yapıyoruz ve verdiğimiz desteklerde bir ayrı mı yapıyoruz? Böyle bir şey söz konusu değil ki."

"600 milyara yaklaşan bir desteğimiz var"

Vatandaşlara verilen desteğin 600 milyara yaklaştığını belirten Oktay, IMF'nin Kovid-19 kapsamında ülkelerin mali destekleriyle ilgili bir rapor yayımladığını ifade etti.

Oktay, "Baktığınızda G20 ülkeleri arasındaki kendi kategorisinde, yani gelişmekte olan ülkeler kategorisinde likidite desteği olarak en yüksek desteği veren ülke Türkiye. Toplam desteğe baktığınızda Gayri Safi Yurtiçi Hasılasının yüzde 11,3'ünü ve bütçe dışı destekler olarak da bu likidite desteği diye ifade ettiği yere baktığınızda da yine Gayri Safi Yurtiçi Hasılasının yüzde 9,4'ünü destek olarak veren bir ülke. Yani elindeki tüm imkanları vatandaşıyla paylaşan bir Türkiye'den bahsediyoruz." diye konuştu.

"Aşı çalışmalarını sıkı şekilde takip ediyoruz"

Aşı çalışmalarıyla ilgili bakanlıklar ve kurumların ilk andan itibaren çalışmaya devam ettiğini kaydeden Oktay, son dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatıyla aşı çalışmalarının çok sıkı şekilde takip edildiğini vurguladı.

Oktay süreci "preklinik" diye ifade edilen aşamasından nihai üretimin yapılacağı aşamaya kadar çok sıkı takip altına aldıklarını anlatarak, "Toplam 18 aşı çalışması var Türkiye'de. Bunlardan 7'si başvuru aşamasına gelmişti. Yani insanlar üzerinde denenecek klinik çalışmalar aşamasına gelmişti. Bunları daha yakın takibe aldık. Diğerlerine de yine aynı takipte bu aşamaya gelme ile ilgili her türlü desteği ve katkıyı veriyoruz. Şu anda bu 7 firmadan 4'ü klinik aşaması ile alakalı onayı almış durumda." diye konuştu.

Bunun Türkiye açısından memnun edici bir haber olduğunu söyleyen Oktay, "Bunların içerisinde bir tanesi diğerlerine göre biraz daha önde, o da Kayseri'de yine inaktif olan aşı çalışması. Dolayısıyla orada klinik aşamada da 3 aşamada devam ediyor bu çalışma." dedi.

Oktay bu aşıyla ilgili bu ay içinde faz 3 aşamasına başlanacağını ifade ederek, gelişmeleri sıkı takip ettiklerini belirtti.

Dünyada ilk olan burundan yapılacak nazal aşı çalışmasında da yeni başvuru yapıldığını bildiren Oktay, "Ümit ediyoruz o da, o da olur. Diğerlerine baktığımızda da o başvurudan onay almış olanların hemen hemen hepsi de yıl sonuna bu işi başaracak gözüküyor, her şey yolunda giderse." diye konuştu.

Aşıyı elinde bulunduran ülkelerce aşının dünyada bir güç aracına dönüştürüldüğünü ifade eden Oktay, buna şaşırmadıklarını söyledi.

"Bunun olabileceğini tahmin ediyorduk. Türkiye'yi diğer ülkelerden ayıran özellik bu aslında. Onun için Türkiye'de üretilecek bir aşıyı sadece Türk insanı beklemiyor" diyen Oktay, Türkiye'nin aşı çalışmalarını Türkiye'den bile daha yakından takip eden ülkeler bulunduğunu kaydetti.

Oktay, "Biz onlar için de inşallah bu aşı çalışmasını sonlandıracağız." dedi.

Türkiye'nin aşılamada 24 milyonu geçtiğini ve dünyada 7'inci sırada olduğunu anlatan Oktay, "Sputnik zaten Türkiye'den onay aldı. Önceden başvurmuştu, onay süreci biraz zaman aldı Türkiye'de. O şimdi onayı da aldı, ilgili firmalarla görüşmelerini yaptılar. Hatta anlaştıklarını biliyoruz. Dolayısıyla onlar da çok hızlı bir şekilde üretim boyutuna geçiyor olacaklar. O da Türkiye'yi rahatlatacak gelişmelerden bir tanesidir." diye konuştu.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER