İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, avukatların savunmasını tamamlamasının ardından Kaftancıoğlu'na son sözü soruldu.
Asla son sözünün olmayacağını ifade eden Kaftancıoğlu, "Biz mevsimi başladı, o kaybetti. Biz kazandık, 80 milyon kazandı. Karar ne olursa olsun düşüncelerimden ve söylediklerimden vazgeçmeyeceğim. Çünkü biz mevsimi başladı, o kaybetti, biz kazandık." şeklinde beyanda bulundu.
Son sözün ardından ara veren mahkeme heyeti müzakerenin ardından kararını açıkladı.
Mahkeme Heyeti, Kaftancıoğlu'nu "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni alenen aşağılama" suçundan 1 yıl 8 ay, ''kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret'' suçundan 1 yıl 6 ay 20 gün ''Cumhurbaşkanına hakaret'' suçundan 2 yıl 4 ay, ''halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek'' suçundan 2 yıl 8 ay, ''terör örgütü propagandası yapmak'' suçundan 1 yıl 6 ay hapis cezası olmak üzere toplamda 9 yıl 8 ay 20 gün hapis cezasına çarptırdı.
Kaftancıoğlu'ndan karar sonrası açıklama
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, "Bu dava, İstanbul'u yeniden halka vermek için bir il başkanını, aslında halkı cezalandırma davasıydı ve ceza verildi. Ama tekrar ediyorum, o kaybetti, biz kazandık." dedi.
Sosyal medyadaki paylaşımları sebebiyle "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni alenen aşağılama", ''kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret'', ''Cumhurbaşkanına hakaret'', ''halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek'' ve ''terör örgütü propagandası yapmak'' suçlarından yargılanan ve toplam 9 yıl 8 ay 20 gün hapis cezasına mahkum edilen Kaftancıoğlu, mahkeme sonrası açıklama yaptı.
Çağlayan Adliyesi önünde kendisi için gelen kalabalık gruba ve CHP'nin 80 il başkanına teşekkür eden Kaftancıoğlu, "Bu ülkede uzun zamandır herhangi bir mahkeme kararı ile ilgili konuşurken kanunlardan, yargı mensuplarından hatta yasa koyucularından bile bahsedebiliyor muyuz?" diye sordu.
Hukuk, kanun, demokrasi, adalet gibi kavramların birer temenniye dönüştüğünü öne süren Kaftancıoğlu şöyle konuştu:
Mahkeme kararları, kanunlara göre değil, siyasi konjonktüre, siyasi iktidarın keyfine göre şekileniyorsa bu ülkede tüm duruşmalar ne yazık ki bir formalitedir. Açılan davalarda kararlar, duruşma salonlarında değil, saray odalarında alınıyor.
Bu ülkede mahkeme kararları kanunlara göre düzenlenmiyor. Kanunlar, verilmek istenen cezalara göre şekilleniyor. Adalete susamış sizleri, bizleri burada mahkum eden, etmek isteyenler hukuk maskesi takmış mafya yöntemleri kullanan vesayet odaklarıdır.
Yaşanan hiçbir şey tesadüf değildir değerli dostlar. Demokrasi düşmanı bu sivil vesayetin adı saray vesayetidir. Saray vesayeti, halk iradesi ve demokratik siyaset önündeki en büyük engeldir.
Adını tam koymak gerekiyor. İşine gelmezse halk iradesini tanımayan, yargıyı muhalefete karşı sopa olarak kullanan, medyayı tekelleştiren, bürokrasinin tüm kurumlarını partizanca bir hırsla dizayn eden, seçilmişleri atanmışlar önünde aciz duruma düşüren saray vesayeti var bu ülkede. Halktan, sandıktan karşılık bulamayınca mafya yöntemleriyle siyasete yön vermeye çalışan vesayetçi iktidara karşı mücadelemiz daha yeni başlıyor.
Kaftancıoğlu, korkmayacaklarını, susup yılgınlığa düşmeyeceklerini vurgulayarak, şöyle devam etti:
Onlar sanıyorlar ki, kayyumlarla seçme ve seçilme hakları gasbedilenler, iradesine ipotek konulanlar korkacak ve susacak. Saray vesayetine son verene kadar bedeli ne olursa olsun susmayacağız, birlikte mücadele etmekten geri durmayacağız.
İşte bu nedenlerle bu dava da İstanbul'u yeniden halka vermek için bir il başkanını, aslında halkı cezalandırma davasıydı ve ceza verildi. Ama tekrar ediyorum, o kaybetti, biz kazandık.
Korkutmaya, inandığımız eşitlik yolundan döndürmeye çalışsalar da sarılmak için uzanan ellerimizi, kollarımızı bağlamaya çalışsalar da ne sesimiz kısılır haykırmaktan ne de yumruğumuz vazgeçer özgürlükten.
Yepyeni bir mevsime girildiğini belirten Kaftancıoğlu, "Ayrımsız bir 'biz mevsimi' başladı. Bu mevsimde ne çiçeklerin açmasını engelleyebilecekler ne de nefes almamızı. Bizim umudumuzu, inancımızı, cesaretimizi kırmaya çalışıyorlar.
Tıpkı toprakta olduğu gibi çatlaklarımızdan, kırıldığımız yerlerden çıkacak yeni bizler, bizim gibiler. Bizim bir hayalimiz var. Bağımız ve demokratik bir hukuk devletinin dürüst yurttaşları olarak yaşamak. Eşite ve özgür bir şekilde kardeşçe yaşamak istiyoruz.
Emanet aldığımız bu ülkeyi, bize armağan edilen bu cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak istiyoruz. Hayallerimden de, düşüncelerimden de asla vazgeçmeyeceğim.
Bugün burada, inanarak ve saatlerce bekleyerek, demokrasiye verdiğiniz bu destek milyonlar için bir umut ışığıdır. Hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim.
Kaftancıoğlu, konuşmasının sonunda diğer duruşmada okuduğu bir şiirin, mahkeme heyetince cezayı artıran unsur olarak görüldüğünü savunarak, Nazım Hikmet Ran'ın "Hapiste Yatacak Olana Bazı Öğütler" şiirini okudu.