Dün gece Van'dan canlı yayınlanan programda, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Habertürk TV'de Yiğit Bulut'un sorularını yanıtladı. Program boyunca Yiğit Bulut'un çanak soruları ile "gaza gelen" Erdoğan, YGS skandalına ilişkin yazı yazan gazetecileri açık ve sert bir şekilde tehdit etti.
Erdoğan, isim vermeden Milliyet gazetesinin eğitim editörü Abbas Güçlü’ye ağır sözlerle yüklenirken, Güçlü için "Mensubu olduğu yayın organının televizyonunda da köşesinde de sürekli bu işi takip etti. Maşeri vicdanda mahkum olacaktır. Gelecekte de bedelini çok ağır ödeyecekler tabi" dedi.
Başbakan Erdoğan YGS skandalı ile ilgili önce kopya iddialarına değindi. Yargının YGS'de kopya olmadığını ortaya çıkarttığını belirtti. Ardından, eylem yapan liselileri küçümseyen ifadeler kullandı:
"ÖSYM olayında inandım ve inandığım gibi de çıktı. Biz bir tane yavrumuzun hakkının zayi olmasına müsaade etmeyiz dedim. Sonuçta yargı lehte karar verdi. Burda da yine medya var. Medya da da bunu kimlerin sürüklediğini biliyorsunuz. İşi gücü bu. Yazılı medya yaptı. Ondan sonra dalga dalga illegal örgütlere kadar uzandı. Yürüyenlerin kaç kişi olduğunu biliyorsunuz. Öğrenci bunu ne bilir? Başına birşey gelmiş önüne sürüyorlar."
"Görevlendirme var"
Bu açıklamalarının ardından Yiğit Bulut'un "Bir medya mensubu bunu niye yapar?" şeklindeki çanak sorusunu yanıtlayan Erdoğan, medya mensuplarının bu yönde yayın yapmak için "görevlendirildiklerini" söyledi:
"Diyorum ya görevlendirmeler var. Görevlendirenler de belli. Bir bağımsız kurul ÖSYM ve YGS bunun bir işlevi. Bunun partiyle ne alakası var. Doğru cevaplara falan baktığınızda bir önceki yıla baktığınızda daha düşük ve aynı aileden aynı kişiler böyle bişey sözkonusu değil,. KPSS’ye bakıyorsunuz öyle... Puanlamada falan ipuçları var mı yok. Sadece Artvin’de birinin itirazıyla şifre varmış falan.. Kopya var mı kopya. Kopya olmadığını öğrendiğim zaman tatmin oldum."
Dün programda tatmin olduğunu bir kez daha yineleyen Başbakan Erdoğan, YGS skandalı ile ilgili yayın yapan medya mensuplarına -Abbas Güçlü'yü işaret ederek- tehditler savurdu:
"Vicdanen rahatım. Bu kişinin sürekli bu iş üzerindeki kampanyasını söylüyorum. Mensubu olduğu yayın organının televizyonunda da köşesinde de sürekli bu işi takip etti. Maşeri vicdanda mahkum olacaktır. Gelecekte de bedelini çok ağır ödeyecekler tabi. (Vicdanen mi?) Hukuken de olabilir. Bana göre mağdur duruma düşen ÖSYM Başkanı’nın bunlar hakkında dava açması lazım. Şu imtihan bittikten sonra manen çok ciddi bir mağduriyete uğradığına inanıyorum."
