MİT-PKK görüşmesinin akla getirdikleri

PKK yöneticileri ile MİT bürokratları arasında yapıldığı iddia edilen görüşmenin ses kaydı siyasi dengeleri sarsacak nitelikte. AKP döneminde "meşrulaştırılan" ses ve görüntü kaydı yayınlama yöntemi, bu kez hükümeti vuracak gibi görünüyor.

MİT-PKK görüşmesinin akla getirdikleri

Milli İstihbarat Teşkilatı temsilcileri ile PKK yöneticileri arasında yapıldığı iddia edilen görüşmenin ses kaydı, bugün sabah saatlerinde Dicle Haber Ajansı sitesinde yayımlandıktan sonra internette dolaşıma çıktı. Yayımlanmasından kısa bir süre sonra DİHA yetkilileri, kaydı kendilerinin yüklemediğini ve sitenin "hacklendiğini" belirten bir açıklama yaptı.

Bazı video paylaşım siteleri üzerinden ulaşılabilen kayıtlardaki seslerin, şu anda MİT Müsteşarı olan Hakan Fidan, MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş ile KCK Yürütme Konseyi Mustafa Karasu, PKK yöneticisi Sabri Ok ve Kongra-gel Başkan Yardımcısı Zübeyir Aydar'a ait olduğu iddia ediliyor.

Koordinatör ülke kim?
Kayıtlarda sesi duyulan iki kişi daha bulunuyor. Bunlardan ilki kaydın başında sesi duyulan ve toplantının açılışını yapan, İngiliz aksanıyla İngilizce konuşan bir kişi. Kaydın en sonunda duyulan ikinci ses ise, bu kez belirgin bir Amerikan aksanıyla İngilizce konuşan bir başka kişiye ait. Görüntülerde bu kişilerin, toplantıyı organize eden "koordinatör ülke temsilcileri" oldukları belirtiliyor.

Toplantıyı açan konuşmacı, sözlerine "iki tarafa da mini bir paket tarzında bir öneride bulunduklarını" ve bu önerinin "Nevruza doğru güvenin tekrar tesis edilmesini" amaçladığını söylüyor. Temsilci, bu paketin "iki tarafın değil" yalnızca kendilerinin sorumluluğu altında başlatılan bir inisiyatif olduğunu belirtiyor. "Koordinatör ülke temsilcisi" yapılan görüşmelerin hem MİT hem de devlet riskine işaret ederek sözlerini sürdürüyor. Temsilci, "devlet kadrolarının hem diaspora temsilcileriyle hem de Oslo'da dağ kadrolarıyla görüştüğü duyulsa ne olurdu acaba" sorusunu soruyor.

Bu sözler, koordinatör ülke temsilcisi olduğu ileri sürülen kişilerin kim olduğu ve hangi ülkeyi temsil ettiği sorusunu akla getiriyor. Söz konusu kişilerin, gerek söyledikleri gerekse aksanı, "koordinatör ülke hangisi" sorusu konusunda bir kanaat oluşmasını sağlıyor.

Dinleme/izleme yöntemi AKP'yi de mi yakmaya başladı?
Basına yansıyan ses kayıtlarının AKP'yi bir hayli sıkıştıracağını söylemek mümkün. Kayıtların kaynağı ise, artık neredeyse "olağanlaştığı" üzere, belirsiz.


Son yıllarda gizlice kaydedilen ses ve görüntülerin internet üzerinden basına sızdırılması yönteminin iktidarın çıkarına olacak bir biçimde sık sık kullanıldığı düşünülürse, bu kez "aynı yöntem AKP'yi de mi yaktı" sorusu gündeme geliyor.

Görüşme ne zaman yapıldı?
Ses kaydı gerçekse, MİT'le PKK yöneticileri arasındaki görüşmenin hangi tarihte yapılmış olduğu sorusu ortaya çıkıyor. Bu konuyla ilgili bazı verilerse şunlar:

* Görüşmede 19 Ekim 2009'da gerçekleşen Habur olayı tartışılıyor.

* Mayıs 2010'da MİT Müsteşarlığı görevine getirilen Hakan Fidan, görüşmenin yapıldığı tarihte henüz başbakanlık özel temsilcisi sıfatı taşıyor. Ses kaydında bu şekilde tanıtılıyor.

* Ayrıca koordinatör ülke temsilcisi, "Nevruz öncesinde" güvenin tekrar tesis edilmesinden söz ediyor.

Bu verilerden görüşmenin 2010 yılının başlarında yapıldığı sonucu çıkıyor. Oysa Tayyip Erdoğan, 24 Eylül 2010'da şöyle konuşuyordu:

"Terörü sona erdirmek akan kanı, akan gözyaşını durdurmak, uzlaşı ile mutabakatla yeni bir anayasa yapmak için ülkemizin kangren olmuş sorunlarını çözmek için tüm siyasi partilerle diyaloğa her zaman açık olduk, bundan sonra da kapılarımızı ardına kadar açık tutacağız. Fakat, eğer bizden, birileri akıldanelik yapmak suretiyle terör örgütüyle görüşme talebinde bulunurlarsa kusura bakmasınlar, bizim terör örgütü ile görüşme gibi bir fantezimiz yok. Bunu biz yapamayız, bunu da herkesin bu şekilde bilmesi lazım."

Erdoğan sözlerini PKK ile görüşmeler yapıldığı yönündeki "iftiraların" halk oylaması sürecinde muhalefet partilerince uydurulduğunu sürdürmüş, "Yalan, iftira yaptılar, kendilerine ağır ifadeler kullanmama rağmen, kalkıp filanca gün, filanca yerde şu görüşmeyi yaptınız diyemediler. Çünkü, iftira attılar, belki tutar diyorlar. Çünkü, bunların kılavuzu karga" şeklinde konuşmuştu.

Kayıtlarda Hakan Fidan'a ait olduğu ileri sürülen ses ise PKK ile devlet arasındaki müzakere konusunda şunları söylüyor:

"Ben modalite önerisi olarak şunu dedim; şimdi bir defa eylemsizliği çok samimi olarak, bunu çok samimi olarak söylüyorum, Başbakan'ın da fikri budur, bir zaman kazanma parametresi olarak ortaya koymuyoruz. Biz eylemsizliği var olan konuşmaların bir sağlayıcısı olarak görüyoruz. Yani var olandan daha sistematik daha yoğun bir müzakere ve görüşme sürecinin devam ettirilmesinden tarafız. Açıkçası burada zaman kazanalım şöyle olsun böyle olsun işte seçimlere giderken de şu olsun. Seçimler bir faktör olarak var şimdi. Eğer iktidarlar tüccarlar gibi kâr-zarar hesabı yaparlarsa, burada dolar yerine oy sayısını koyarlar. Ortaya hangi hareketten ne kadar fazla oy gelir ona bakarlar bunun hesabını yaparlar."

Bu sözlerin akla getirdiği esas soru ise, devlet "PKK yöneticileriyle görüşüyor mu" değil elbette. Esas sorulması gerekenler, bu görüşmelerin içeriği ve neden halktan gizlendiği, neden AKP'nin görüşmeleri inkar edip, ardından savaş çığlıkları atmaya başladığı ve Amerikalı ya da İngiliz olduğu belli olan koordinatörlerin orada ne işi olduğu?




Güncelleme Tarihi: 14 Eylül 2011, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER