Deniz Fenerciler içeriden bilgi alıp delilleri karartmış

Deniz Feneri e.V. soruşturmasında savcılığın elinde zanlıların Almanya'da toplanan paraları Türkiye'ye getirmek için kuryelik yaptıklarının yanı sıra, Türkiye'de yürütülen soruşturmanın ayrıntılarını önceden öğrenip delilleri kararttıklarına dair de belgeler var.

Deniz Fenerciler içeriden bilgi alıp delilleri karartmış

Ankara Başsavcılığı, Deniz Feneri Derneği soruşturmasında beş şüphelinin tutuklanmasını isterken mahkeme yazdığı sevk yazısında ‘yardım için toplanan paraların şahsi amaçlar için kullanıldığını, binalar, gemiler alındığını, bu durumu gizlemek için yardım dağıtılmış gibi gerçeğe aykırı belgeler düzenlendiğini’ vurguladı. Mahkemeye çıkarılan beş şüpheliden Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman ile Kanal yöneticileri Mustafa Çelik, İsmail Karahan ile RTÜK üyesi Zahid Akman ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurmak’, ‘nitelikli dolandırıcılık’ ve ‘evrakta sahtecilik’ten tutuklandı.

İçeriden bilgi alıp delilleri karartmışlar
Almanya’daki Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturma kapsamında tutuklanan eski RTÜK başkanı Zahit Akman ile dört Kanal 7 yöneticisinin, soruşturmada 2009 yılından bu yana yapılan işlemleri ve alınan gizli mahkeme kararlarını önceden öğrendikleri ve delilleri karartma çabası içine girdikleri iddia edildi.

Savcılık belgesinde bu iddia şöyle dile getirildi: "Şüpheliler Zekeriya Karaman, İsmail Karahan, Mustafa Çelik, Zahid Akman ve Erdoğan Kara hakkında iletişimin dinlenmesi, kayda alınması sinyal bilgilerinin değerlendirmesi tedbirleri uygulanmıştır. Bu şüpheliler Almanya’da yapılan soruşturmadan sonra örgüt mensuplarını bir arada tutmaya çalışmışlardır. Dinlenen kişilerin vermiş oldukları ifadeleri temin etmeye çalışmışlardır. Kamu görevlisi aracılığıyla haklarında iletişim dinlenmesi tedbirinin uygulandığını öğrendikleri gibi 16 Ekim 2009’da eş zamanlı olarak iş yerlerinde yapılacak aramaları önceden öğrenip, evrak ve bilgilerin saklanması, bilgilerin silinmesi için talimat verdikleri anlaşılmıştır. Şüpheliler halen delil karartma çabası içinde. Örgütün suçlarının ortaya konulmaması amacıyla maddi yardımlara devam etmektedirler."

Deniz Feneri eV soruşturmasında 41 milyon euro bağış toplandığı belirlenirken 17 milyon euro’luk kısmının Türkiye’ye gönderildiği saptanmıştı. Türkiye’ye gönderilen paradan 8 milyon euronun Türkiye’deki Deniz Feneri Derneği’ne aktarıldığı belirlenirken, kalan kısmının akıbeti ise ortaya çıkmamıştı.

Akman ve Karaman'ın, bu paraların Türkiye'ye taşınmasında aracılık ettikleri ve paralardan şahsi menfaat elde ettikleri iddia ediliyor. Bu paraların nasıl taşındığına dair Almanya'da soruşturmayı yürüten savcılığın elindeki bir belge, Ankara Başsavcılığı’na da ulaştırıldı.‘Muavin defteri’ adıyla tutulan kayıtlara göre elden para transferi yaptığı öne sürülen kişi sayısı 10. Zekeriya Karaman ve Zahid Akman’ın yanı sıra Kanal 7 yöneticileri Harun Kapıyoldaş, İsmail Karahan, Deniz Feneri eV yöneticileri Mehmet Gürhan, Mehmet Taşkan, Firdevsi Ermiş ve Gürhan’ın kayınpederi İzzet Kurum’un para trafiğinde ‘kurye’ oldukları iddia ediliyor.
 

Radikal gazetesindeki haberde, Ankara Başsavcılığının yazısından ayrıntılara da yer verildi. Buna göre yazıda şu bilgiler yer aldı:

"Suç örgütü kurup yöneten şüpheliler 2002 yılından itibaren Almanya’da Weiss Handels und İvestement GmbH, bünyesinde Kanal 7 int ve TVT isimli televizyon kanalları bulunan Euro 7 Frenseh&Marketing Gmbh, Atlas Media Marketing GmbH ve Europan Consulting Marketing&GmbH isimli şirketleri kurmuşlardır. Şüpheliler Türkiye’de de ortakları olduğu şirketlerde çok sık isim değişikliği ve hisse devirleri yapmışlardır. Amaç şirketlerdeki para izini silmektir.

Deniz Feneri e.V’nin yardım için Almanya’da konser düzenlediği ve programa katılanların insani duyguları suiistimal edilerek yardım toplandığı, Türklerin ellerindeki bilezik ve cumhuriyet altınlarını dahi bağış olarak vermelerinin insanların nasıl bir duygu içinde hareket ettiklerini göstermektedir.”

Deniz Feneri e.V’nin belgelerine göre yardımların büyük bir kısmı Türkiye’de dağıtılmış gibi gösterildi. Türkiye’de yardım yapılmış olarak gözüken yaklaşık 500 kişinin tanıklığına başvurulduğunda para almadıklarını söylemişlerdir.

Muhasebe kayıtlarına göre amacı muhtaç insanlara yardım dağıtmak olan Deniz Feneri e.V’ ye ait paralarla Weiss isimli firmanın adına kayıtlı olan Frankfurt’ta altı adet daire, Viyana’da bir binanın bedelleri ile Adam Opel Strasse’deki binanın taksit ve onarım giderleri ödendi. Hatta bu şirketlere kayıtlı olan araçların trafik cezalarının dahi Deniz Feneri e. V’nin parasından ödendiği belirlenmiştir.”

Yazıda; Alman makamlarının Türkiye’deki savcılara verdikleri hard diskin içinde yer alan 2003 yılına ait kayıtlarda, Deniz Feneri e.V’nin faaliyetlerinde söz edilirken, ‘Belge açığımız çekilen paralarla ilgili olarak 968.000 euro şirketler için tahmini 500.000 euro toplam 1. 468. 000 euro’ şeklinde bir ibare bulunduğuna dikkat çekildi. Savcılık, yazısında şöyle dedi: “Bu kayda göre toplanan paraların kişisel menfaatlere kullanıldığı ve hesap denkleştirmek için yukarıda ifade edildiği üzere hayali yardım alındı belgeleri düzenlendiği anlaşılmıştır.”

2.3 milyon euro kayıp
Savcılık yazısında Almanya’daki Deniz Feneri e. V’nin resmi muhasebe ve banka kayıtlarına göre kasasında 2 milyon 335 bin 605 euro olması gerektiği ancak kasanın boş olduğu vurgulandı.

Yazıda, Deniz Feneri e.V nin elden ve konser yoluyla elde edilen bağışlar hariç sadece banka hesabı yoluyla Ocak 2002, Nisan 2007 arasında 41 milyon 423 bin euro topladığı anlatıldı.

Henüz Türkiye'deki dernek soruşturmaya dahil değil
Halihazırdaki soruşturma, Deniz Feneri'nin Almanya'daki derneğine yönelik yürütülüyor. Deniz Feneri, Almanya'daki dernekle Türkiye'deki derneğin bir alakası olmadığını, tamamen ayrı dernekler olduğunu savunuyor. Soruşturmanın bu aşamasında Türkiye’deki Deniz Feneri Derneği’yle ilgili bir suçlama zanlılara yöneltilmedi. Ancak Türkiye’deki Deniz Feneri Derneği’nin Kanal 7’de yayınlanan reklamlarının Almanya’daki Deniz Feneri Derneği’ne uyarlanarak bu ülkeden izlenebilen Kanal 7 İnt.’te yayınlanması önemli bir delil olarak dosyada yeraldı.

Mizacı gereği yapamazmış…
Şüpheliler mahkemede verdikleri ifadelerde suçlamaları reddetti. Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman ilk defa nezarethaneye alındığını belirterek “Suçlamaları okuduğum sırada utandım. Ben hayatımda böyle bir eylem yapmadım. 3500 çalışanım var. Kaçmam söz konusu değil” dedi.

RTÜK eski Başkanı Zahid Akman da kamuda göreve başladığı andan itibaren söz konusu şirketlerdeki hisselerini devrettiğini belirterek “Ne Almanya’daki Deniz Feneri ile ne Türkiye’deki dernekle hiçbir alakam yok. Dosyada Deniz Feneri derneği ile ilgili paralarla ticari faaliyette bulunduğum hiçbir belge yoktur” diye konuştu.

Kanal 7 Yöneticisi İsmail Karahan da hem Almanya’daki hem Türkiye’deki Deniz Feneri Derneği’yle ilgisini bulunmadığını belirterek “Esasen bu tür sosyal faaliyetlerde mizacım olarak ilgilenmem. Herhangi bir delil karartma yoktur” dedi.


 

Güncelleme Tarihi: 13 Temmuz 2011, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER