Uzmanlar 27 Şubat 2014'te işgal edilen Kırım'da, 7 yıldır Tatar Türklerine, Stalin'in baskı ve asimilasyon kanunlarının uygulandığını belirterek modern Rusya'nın, Karadeniz hakimiyetini sağlamak için Sovyetler Birliği zamanındaki politikalarına kaldığı yerden devam ettiğini söyledi.
Rusya’nın Ukrayna’ya bağlı Kırım Özerk Cumhuriyeti’ni yasa dışı ilhak etmesinin üzerinden 7 yıl geçti. Uzmanlar, tarih boyunca Rusya’nın stratejik hedefleri arasında yer alan Kırım Yarımadası'nda işgalden bu yana yaşananları, bu bölgedeki Kırım Tatar Türklerinin gördüğü baskıları AA muhabirine anlattı.
Kırım Tatar halkının milli lideri ve Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Rusya'nın Kırım'ı işgalinin üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen hiçbir şeyin iyiye gitmediğini belirterek artan insan hakları ihlalleri, sebepsiz tutuklamalar ve ekonomik durumun kötüleşmesinin insanları yurt dışına göçe zorladığını söyledi.
Rusya'nın başka bölgelerden getirdiği en az yarım milyon insanı Kırım'a yerleştirdiğini kaydeden Kırımoğlu, "Kırım'da Sovyetler Birliği döneminden daha kötü koşullar var şu anda. Sovyetler zamanında insanlar en azından mutfaklarında rahatça konuşabiliyorlardı. Şu anda tüm Kırımlıların evlerine, camilere dinleme cihazları yerleştirildi, insanlar evlerinde bile siyasi hiçbir şeyi konuşamaz hale geldi." dedi.
Kırımoğlu, kısa bir süre önce iki Kırımlı Tatar Müslüman'ın, camide Rusya aleyhine konuştuğu iddiasıyla tutuklandığını ifade ederek şöyle devam etti:
"Camide sohbet eden iki arkadaşımız 17 ve 19 yıl hapis cezasına mahkum edildi. Ellerinde bir delil yok, ‘gizli şahit’ diye bir uygulamaları var. Ancak mahkemede bu gizli şahitler yer almıyor. Yani tamamen keyfi bir uygulamayla kimi isterlerse hapse atabiliyorlar."
Kırımoğlu, son 7 yılda Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ve Uluslararası İnsan Hakları örgütleri tarafından birçok karar alınmasına rağmen Rusya'nın işgali sonlandırmadığını hatta Moskova'nın ‘Burası bizim toprağımızdır’ diyerek konuyu geçiştirdiğini aktardı.
Ukrayna'da oluşturdukları Kırım Müzakere Platformu vasıtasıyla birçok uluslararası kurum ve hükümetlerle görüşmeler gerçekleştirdiklerini ifade eden Kırımoğlu, "Önümüzdeki 23 Ağustos’taki Ukrayna’nın bağımsızlık gününe birçok devlet ve hükümet başkanını davet ettik. Geçen yıl Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin Türkiye ziyaretinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da bu konuyu ilettik." diye konuştu.
Kırımoğlu, Erdoğan'dan, Kırım Müzakere Platformu’na katılıp aktif çalışma yürütecekleri sözünü aldıklarını söyleyerek şunları kaydetti:
"Ukrayna Bağımsızlık Günü’nde gerçekleştireceğimiz uluslararası zirvede, 27 Mart 2014 yılında BM’de alınan ‘Rusya’nın işgal ettiği Kırım topraklarından ayrılması’ yönündeki kararın uygulanması için devlet ve hükümet başkanlarıyla müzakere edeceğiz."
Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkanı Refat Çubarov da 27 Şubat'ta Kırım işgalinin 7. yılının dolduğunu belirterek Rusya'nın yarımadayı işgalinden 10 gün sonra yani 6 Mart 2014'te Kırım Parlamentosu'nun özerklik kararını kabul ettiğini, 16 Mart 2014'te de uluslararası hukuka aykırı şekilde sözde referandum gerçekleştirildiğini anlattı.
Referandum için "evet" oyu kullanan milletvekillerinin tamamının Rus gizli servisi tarafından baskı altına alındığının daha sonra anlaşıldığını aktaran Çubarov, "Bu referandum, hem uluslararası hukuka hem de Ukrayna kanunlarına aykırı bir şekilde yapıldı. Bu işgal ayrıca Ukrayna ile Rusya arasında daha önce imzalanmış olan ‘toprak bütünlüğünü tanıma’ anlaşmasını da ihlal etmiştir. Yani Rusya kendi kanunlarını da ihlal etmiştir." dedi.
Çubarov, "Son 7 yıldır Kırım Tatarları tam bir korku ve baskı politikası altında ezilmektedir." diyerek şunları söyledi:
"Yüzlerce insan çeşitli bahanelerle hapis cezasına çaptırıldı ve Sibirya, Başkurdistan, Urallar gibi Rusya’nın uzak bölgelerindeki hapishanelere gönderildi. Çok daha fazla arkadaşımız ise yargılanmak üzere tutuklu bulunmaktadır. Kırım Haber Ajansı ve Kırım Tatar televizyon kanalı ATR, 2015 yılında ülkeden ayrılmaya mecbur edildi. Kırım’ın su kaynakları Ruslar tarafından kullanıldığı için yerel halkın ziraat faaliyetleri baltalandı. Böylece büyük bir ekonomik sıkıntı yaşanmaya başladı."
Çubarov, Rus askerlerinin evleri basıp korku salarak Kırım Tatarlarını göçe zorladığını ifade ederek "Ancak 1944’ten 1990’a kadar sürgünde olan halkımız vatanlarını terk etmemek için direniyor. Son 7 yılda yaklaşık 55 bin kişi Kırım’dan göç etti. Bunların yarısı Tatar halkıdır. Çünkü 18 yaşına gelen gençleri Rusya mecburi olarak askere alıyor ve beyin yıkayıcı propaganda yürütüyor." dedi.
Marmara Üniversitesi iletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Giray Saynur Derman, Rusya'nın, Kırım’ı işgal ve ilhak sürecinden en fazla olumsuz etkilenenlerin, yarımadanın gerçek sahipleri olan Kırım Türkleri olduğunu vurguladı.
Avrupa Birliği (AB) ve ABD'nin, Kırım’ı işgal etmesi ve Ukrayna’ya yönelik politikası dolayısıyla Rusya'ya karşı yaptırımlar uyguladığını hatırlatan Derman, "Dünyada pek çok ülke gibi Türkiye de bu yasa dışı ilhakı tanımadı. Türkiye Hükümeti Kırım’ı Ukrayna’nın toprağı olarak kabul ettiğini, Kırım’ın Türkiye için tarihi önemi olduğunu ısrarla vurgulamıştır." diye konuştu.
Derman, işgalden yedi yıl sonra tarihi ve doğal güzelliğiyle turizm cenneti yarımadanın, bugün Rusya’nın askeri üssü konumu haline geldiğine dikkati çekerek şöyle devam etti:
"Ekonomisi tamamen Rusya'ya bağımlı olan bölgede halk fakirleşti. Halen Kırım topraklarının tamamen Ruslaştırılması politikası bütün hızıyla devam etmektedir. Kırım Türlerinin ev, cami ve okullarına Rus güvenlik görevlilerince baskınlar yapılmaktadır. Yeşil Ada Kırım’da yaşayanlar bugün korku, tedirginlik ve geleceklerinden endişeli bir şekilde yaşamaktadır. Şimdiye dek birçok Kırım Tatar genci kaybolmuş, haber alınamamış ya da hapishaneye atılmıştır."
Kırım Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Celal İçten ise her ne kadar Batı ve ABD, Kırım'ı işgalden dolayı Rusya’ya yaptırım uygulasa da Rusya Devlet Başkanı Putin'in, Stalin kanunlarını uygulamaya devam ettiğini söyledi.
Kremlin'in Kırım'daki Türk kimliğinin devam etmesini istemediğini, bunu Karadeniz'de tekrar hakimiyet kurmak için yaptığını kaydeden İçten, "Sovyet zamanından kalma 20 civarındaki eski askeri üs şimdi tekrar işler hale getirildi. Bu askeri yığınak hem Batı’ya hem Karadeniz kıyılarındaki ülkelere yönelik bir tehdittir. Modern Rusya, Sovyetler Birliği zamanındaki politikalarına kaldığı yerden devam ediyor." dedi.
İçten, Kırım hava sahasının kapatıldığını, insanların hürriyetinin kısıtlandığını, Rus pasaportu olmayanların yurt dışına çıkışının imkansız hale geldiğini belirtti. İçten, şunları kaydetti:
"Bütün araç plakaları, tapu kayıtları, şebeke faturalarının kendi sistemlerine kaydolması için halka baskı uygulandı. Öğretmenlerimize baskı uygulayıp baskın yapmaya başladılar. Okullara Rus eğitim sistemi yerleştirildi. Rusya’daki okulların dünyada denkliği olmadığı için Kırım’da okuyan çocuklarımız üniversite okumak için Türkiye’ye geldiği zaman denklikleri kabul edilmedi."