4 Mayıs 2020 tarihli Kabine toplantısında 15 Haziran'dan itibaren üniversitelerin akademik takvime dönebileceği kararı alındığı hatırlatılan açıklamada, Bu kararla üniversiteler, bu tarihten itibaren bu ve gelecek senenin eğitim öğretim süreçlerine dair akademik takvimlerini yapabileceklerdir. Bu ülkemizin normalleşme sürecinde gelinen önemli bir aşamadır.
Devletin ilgili kurumları tarafından 1 Haziran 2020'den itibaren 14 gün boyunca Kovid-19 salgınının kontrol altına alındığının ve kesin düşüşe geçtiğinin beyan edilmesi koşuluyla, 15 Haziran 2020'den sonra üniversitelerimizde de normale dönüşün ilk aşaması bu şekilde tedrici olarak başlayacaktır." bilgisinin paylaşıldığı açıklamada, YÖK'ün bu süreci güçlü koordinasyon, esnek yönetim ve yetki paylaşımı anlayışı içerisinde sürdürdüğü söylendi.
Bu şekilde kampüsler kapalı olmasına rağmen eğitim öğretimin bir çok ülkenin aksine durdurulmadığı, dünyadaki iyi örneklerdeki gibi dijital ortamda farklı süreçlere evrilerek sürdürüldüğüne işaret edilen açıklamada, Akademimiz hocası ve öğrencisi ile birlikte öğretmeye ve öğrenmeye devam etmektedir.
Üniversitelerde akademik takvimler bu tarihten sonra belirlenebilir
Yürürlükteki mevzuata göre de üniversitelerin akademik takvimlerine dair katı kurallarla tayin edilmiş başlangıç ve bitiş tarihleri bulunmadığı, akademik takvimin belli bir çerçevede üniversitenin kendi yetkili kurulları tarafından belirlendiğinin altı çizilen açıklamada, şunlar söylendi:
Üniversitelerimizde akademik takvimler bu tarihten sonra belirlenebilir ve bahar döneminde uzaktan öğretimle verilemeyen özellikle uygulama derslerine dair süreçler, kademeli ve koruyucu önlemler alınarak makul düzeyde öğrenci sayısı ile 15 Haziran 2020 tarihinden itibaren yukarıda geçen ön koşulun gerçekleşmiş olması şartıyla kurgulanabilir.
Üniversitelerimizin senatoları kendi koşullarını dikkate alarak kendilerine en uygun takvimi belirleyebilecektir. Dönem sonu sınavları ve öğrenci başarısının değerlendirilmesi, ilgili yükseköğretim kurumunca belirlenen hukuki açıdan şeffaf, açıklanabilir ve denetlenebilir ilkeler doğrultusunda yapılacaktır.
Elbette akademik takvim belirlenirken öğrencilerimizin önemli bir kısmının yurtlarından ayrılmış olması, seyahat imkanları, psikolojik durumları ve derse uyum sağlayabilmenin sosyal koşullarının hazır olup olmaması gibi etkenlerin yanı sıra aynı zamanda eğitim öğretim süreçlerinin büyük kısmının dijital imkanlarla yürütülüyor olması ve yeniden örgün öğretime döndürülmesinin zorlukları gibi hususların da göz önünde tutulması gerektiği ortadır. Özellikle bu yaşanılan süreçte üniversitelerimizin öğrenci merkezli bir yaklaşımı benimsemesi gerekmektedir. Bu, vazgeçilmemesi gereken esastır.
Üniversitelerimizin Kabine'nin normalleşmeye yönelik takvimi doğrultusunda 15 Haziran'dan itibaren önümüzdeki dönemin akademik takvimini belirlerken bu hususlara dikkat edeceği malumdur.
Bu dinamik süreçte YÖK olarak da şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da öğrenciyi merkeze alan bir yaklaşım ile bu sürecin sürdürülmesini önemsiyor ve kararlarımızda buna dikkat ediyoruz.
Dolayısıyla bu normalleşme sürecinin aşamalarının da YÖK ve üniversiteler tarafından, öğrencilerimizi tedirgin etmeyecek tarzda sürdürüleceğini açıklamak isteriz.