Bu verilere göre dünyada toplam 5 milyon 571 bin 402 uluslararası öğrenciden 987 bin 314'ü Amerika'daki yükseköğretim kurumlarında öğrenim görüyor.
Amerika'yı sırasıyla 452 bin 79 öğrenci ile İngiltere, 444 bin 514 öğrenci ile Avustralya izledi.
Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, konuya dair yapmış olduğu açıklamada, göreve geldikleri 2014 yılında 48 bin 183 olan Türkiye'de uluslararası öğrenci sayısı, yükseköğretimde hedef odaklı uluslararasılaşma politikası bağlamında takip ettikleri stratejiler, aldıkları kararlar ve koydukları hedefler doğrultusunda son beş yılda çok büyük bir artış gösterdiğini söyledi.
Türkiye'nin küresel alanda yükseköğretimde bir çekim merkezi olma yolunda her geçen yıl konumunu daha da güçlendirdiğini anlatan Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, "Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer almayı hedef olarak belirleyen Türkiye, bu hedefine ilk olarak yükseköğretim alanında ulaştı.
2014 yılında 48 bin 183 olan ülkemizdeki uluslararası öğrenci sayısı 2018'yılında iki buçuk katı artarak 125 bin 138'e yükseldi ve Türkiye dünyada en çok uluslararası öğrenci çeken ilk 10 ülke arasında yer aldı."
2014 yılında toplam 4 milyon 495 bin 697 uluslararası öğrencinin yüzde 1,07'si Türkiye'de eğitim görürken, 2018' yılında bu oran 5 milyon 571 bin 402 uluslararası öğrencide yüzde 2,24'e yükseldiğini aktaran Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Uluslararası öğrenci sayısı 125 bin 138'e yükselmesiyle, dünyadaki toplam uluslararası öğrenci havuzundan Türkiye'nin payı, Yeni YÖK'ün ilk dört yılında yüzde 110 arttı.
UNESCO'nun yükseköğretim alanındaki verileri 2-3 yıl geriden geliyor. 2018 yılı verileri yeni açıklandı. Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda yükselişini sürdürerek ilk 10 ülke içinde daha da üst basamaklara çıkacağını göreceğimize inanıyoruz.
2019' yılında 154 bin 505 olan ülkemizdeki uluslararası öğrenci sayısı bugün itibarıyla 200 bini geçmiş bulunmaktadır. 2021 yılında bu rakam pandemi koşullarına rağmen, aldığımız çeşitli kararlar, düzenlediğimiz sanal fuarlar, diğer tanıtım faaliyetleri ve en önemlisi iyi bir ekip çalışmasıyla 220 bini geçmesini hedefliyoruz.
Kamuoyu önünde beyan ettiğimiz diğer hedeflere nasıl ulaştıysak, inşallah bu hedefimize de ulaşacağımıza inanıyoruz. Türkiye daha üst sıralara çıkarak, dünya genelindeki uluslararası öğrencilerden aldığı payı daha da artırmış olacak."
Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, "Yeni YÖK"ün, yükseköğretime dair parlak ve sofistike söylemler, ileriye yönelik tasarımlar, retoriği yüksek taslaklar, entelektüel paylaşımlar yapma yerine ortaya koyduğu icraatlar, hayata geçirdiği projeler ile yol aldığını söyledi.
Yetki devri, yerinden yönetim ve karar alma süreçlerine ağırlık verilmesini sürdüreceğiz
Hedef odaklı uluslararasılaşma projesinin de böyle niteliği bulunduğuna işaret eden Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, şunları söyledi:
"Yeni YÖK'ün bu projesinin başarısı gören gözler için net ve çok açık. Bu başarı uluslararası düzeyde de artık tescillenmiştir.
Bu başarının altında yeni YÖK'ün; teferruat ile uğraşmayı terk ederek yetki devri süreçlerini başlatması, mevcut yasalardan şikayet etme acziyetine düşme yerine mevzuatın imkanlarını akılcı bir tarzda kullanması, güçlü koordinasyon-esnek yönetim tarzı ile ulusal ve uluslararası boyutlarda yükseköğretim politikaları üretip uygulayarak bilim hayatımızı ve üniversite sistemini tedrici bir şekilde tekrardan yapılandırması yatmaktadır.
Artık Yeni YÖK'e yapılan eleştirilerin odağı 'üniversitelere niye müdahale etmediği' yönündedir. Bununla birlikte yetki devri, yerinden yönetim ve karar alma süreçlerine ağırlık verilmesi şeklindeki düşüncemizin doğru olduğuna inanıyoruz ve bunu sürdüreceğiz.
Bilimsel eleştiri adına YÖK'ün 40 sene önceki kurulduğu zamanki şartların ve o darbe sürecinde yaptığı yanlış uygulamaların dile getirilmesi ve Yeni YÖK olarak ortaya koyduğumuz yönetim şeklimizin ve projelerimizin göz ardı edilmeye çabalanması gibi ucube bir yaklaşım yerine kamu yararını önceleyen projelerimizin daha geliştirilmesi yönündeki yapıcı eleştiri ve önerilerin bizlere daha iyiyi ve güzeli yakalama fırsatı vereceğine inanıyoruz.
Yükseköğretimin toplumsal bir uzlaşı alanı olması gerekmektedir ve bunun için çalışıyoruz. Türk yükseköğretimi planlamalarımıza uygun bir şekilde, tedrici bir surette tekamül çizgisini sürdürmektedir. UNESCO'nun raporu da bunu göstermektedir."