Bilkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdullah Atalar, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç'ın önerisiyle Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) tarafından alınan, açık erişimli dergilerde para karşılığı yayımlanan bilimsel makalelerin, akademik yükseltmelerde dikkate alınmaması kararına dair değerlendirmelerde bulundu.
Atalar, akademide yükselme için ÜAK'ın koyduğu şartlar arasında, alanlara göre değişen sayılarda bilimsel makale yayımlanmasının bulunduğunu hatırlattı.
Son yıllarda akademide yükselmek isteyenlerin sayısının hızla artığını, bilimsel makale yayımlayan dergi sayısında ise büyük değişiklik olmadığını kaydeden Atalar, bu durumun sonucunda ücret karşılığı yayım yapan açık erişimli dergilerin ortaya çıktığını ifade etti.
Atalar, bu dergilerin, makaleleri, gerekli değerlendirmeleri yapmadan hızla yayımladığını belirterek, "Para karşılığı yayın yapan açık erişimli dergiler tarafından her türlü makale birkaç hafta içinde yayımlanıyor. Akademisyenler de bu şekilde yükseliyor. Bu durum akademik camiadaki etik anlayışı çöpe atıyor.
Açık erişimli dergilerde yayımlanan makalelerin birçoğunun yeterli nitelikte olmadığını dile getiren Atalar, "Para karşılığı yayımlanan makalelerin birçoğu, insanlığa hiçbir yeni bilgi vermiyor.
Bu dergilerde, lisans öğrencilerinin ikinci, üçüncü sınıfta hazırladıkları çalışmalar gibi makaleler yer alıyor. Üstelik bir de bunlar indeksli makale oluyor." değerlendirmesinde bulundu.
Atalar, ücret karşılığı yayım yapmayan dergilerin, makaleleri yayımlama kararını ilgili alanda uzman hakemlerin görüş ve değerlendirmeleri sonucunda aldığını kaydetti.
Türkiye, bu dergilerde en çok yayın yapan üçüncü ülke
ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Verşan Kök ise bu dergilerdeki yayınların 2010'dan itibaren daha sık görüldüğüne değindi.
Bu yayınların gerçek anlamda hakem incelemesi içermediğine ve bilimsel içeriklerinin zayıf olduğuna dikkati çeken Kök, 2018'de gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, Türkiye'nin, Hindistan ve Nijerya'nın ardından bu dergilerde en çok yayım yapan üçüncü ülke olduğunu söyledi.
Genç öğretim üyelerinin, bilgi eksikliği veya yükselme telaşıyla bu dergilerde yayım yapma yoluna gidebildiğini ifade eden Kök, şöyle konuştu:
Bu bağlamda genel bilimsel etik kurallarına uymayan, fırsatçı bir yaklaşımı temsil eden yanıltıcı dergilere ülkemizin tüm üniversiteleri ortak bir tutum göstermeli ve bunları belirleyerek hiçbir akademik değerlendirmelerine dahil etmemelidir.
Diğer bir tehlike de bu tür dergilerde öğretim üyelerinin sözde hakem olarak yayın kurullarında isimlerinin kullanılmasıdır. Üniversitelerin bu noktada da öğretim üyelerine bu tür dergilerin isimlerini vererek gerekli uyarıları yapmaları gerekmektedir.
Ülkemizdeki akademik yayın kalitesini ancak iyi bir hakem değerlendirmesinden geçmiş, yüksek etki oranına sahip dergilerdeki yayın sayımızı artırarak yükseltebiliriz.
Gerekli nitelikte olmayan makaleler yayımlanıyor
İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, açık erişimli dergilerin, son zamanlarda atılan adımlarla bilimsel gelişmeler açısından uluslararası rekabetçi düzeye erişen Türkiye'nin yükselişinin önünde önemli sorun alanı olduğuna işaret etti.
Bu dergiler tarafından eserin özgünlüğünün ya da ilgili alana katacağı değerin önemsenmediğini dile getiren Ak, şunları kaydetti:
Bu dergiler, özellikle hızlı yayın yapma vaadiyle akademisyenler için adeta cazibe merkezi haline gelmeye çalışmaktadır. Bu dergilerin Türkiye'de bilim hayatına zarar veren diğer uygulamaları arasında, alan gözetmeksizin tüm makaleleri tek bir dergi konsepti içinde sunmaları, hakem sürecini bilimsel kriterler çerçevesinde işletmemeleri, bilimsel yayın etiği kurallarına riayet etmemeleri ve gerekli niteliklere sahip olmayan makaleleri birtakım yanlış gerekçeler öne sürerek yayımlamaları gösterilebilir.
Sahip olduğu sakınca ve yanlışlarını açık şekilde ifade ettiğimiz ve bilim camiasına büyük zarar verdiğini düşündüğümüz açık erişimli 'yağmacı' dergilerin, yıllardan beri süregelen nicelik-nitelik sorununu daha da derinleştirdiği ve bazı yeni açmazların oluşumuna zemin hazırladığı inancındayız.
Ak, ilgili sorunun ve getirdiği olumsuzlukların, paydaşların tamamı tarafından hassasiyetle önemsenmesinin ve gerekli önlemlerin hayata geçirilmesi büyük önem taşıdığını anlattı.
Etik ilkeleri göz ardı ediyorlar
Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş ise dünyadaki bilimsel gelişmelere paralel olarak bilgi iletişim teknolojilerinin yaygınlaşmasıyla dergi yayıncılığının kolaylaştığını ve sayısının hızla arttığını vurguladı.
İnternetten yapılan dergi yayıncılığının yaygınlaşmasının "şaibeli" veya "predatör" olarak bilinen dergilerin sayısının da artmasına neden olduğuna dikkati çeken İbiş, "Bu dergilerin, etik ilkeleri göz ardı etmesi ve bilimsel süreçleri etkin olarak işletmemesi en temel özellikleridir.
Şaibeli dergiler, çalışmaları maalesef para veya menfaat karşılığı yayımlıyor. Bu noktada ilgili makale çalışmalarının da şaibeli olduğu düşüncesi ortaya çıkıyor.
İbiş, para karşılığı yayın yapan açık erişimli dergilerin bilimsel etik değerlere aykırı hareket ettiklerine dikkati çekerek, "Bu tip dergilerin olması utanç verici ve bu tip yayınlara çalışma göndermek de utanç verici.
Çünkü etik dışı. Bir akademisyen ve bilimsel yayın yaptığını iddia eden kuruluşun öncelikle etik değerlere bağlı kalması gerekir." değerlendirmesinde bulundu.
Bilim hayatını yozlaştırıyor
Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Haluk Özen, "yağmacı" olarak tanımlanan dergi ve kitap gibi yayınların yanı sıra konferans, sempozyum, kurultay ve kongre gibi etkinliklerin dünyada ve Türkiye'de akademik saygınlığı zedelediğini ifade etti.
Bu tür yayın ve etkinliklerin etik ilkeleri uygulamadığını, bilimsel değerlendirme basamaklarını devre dışı bıraktığını anlatan Özen, "Yağmacı dergi ve kitaplarda yayın yapılması, bilim hayatının yozlaşmasına, gelecek kuşaklara kötü örnek olunmasına yol açmaktadır. Maalesef bazı akademisyenler bu yola başvurarak tuzağa düşmektedir.