Mesajına, "Ülkemin güzel çocukları, biliyor musunuz, şairin de dediği gibi sahiden, 'gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk." ifadeleriyle başlayan Selçuk, "Bir öğretmenin gözleri, ne zaman bir çocuğun gözlerine değse bir çocuk gelip yerleşir, yüreğinin baş köşesine; sonrası bir şenlik, bir mutluluk, bir esenlik hali. İşte o an ellerinden tutar onun ve çocukluğuna döner.
Çocukluğun, okul bahçelerinden dışarı taşan cıvıltılar, düdük sesleri olduğunu belirten Selçuk, şunları söyledi:
Çocukluk 'yağ satarak, bal satarak' mendil kapmacadır; bilyedir, topaç çevirmektir. Keloğlan'ın masallar ülkesini hayal etmek; Nasrettin Hoca'nın göle yoğurt mayaladığına inanmaktır.
Kendi kuyruğunu kovaladıkça şirinleşen bir sokak kedisine dokunup sevmeye çalışmak ve bir parkta tahterevalli sırası beklerken ağaçların gövdesini kucaklamaktır.
Mahalledeki futbol turnuvasında, kendini dünyanın en muhteşem forveti sanmaktır. Çocukluk, bitmek bilmeyen meraktır; sonu gelmez sorulardır. Muzırlıktır, yaramazlıktır kimi zaman. Çocukluk, kağıttan bir gemiyle yolculuklara çıkmak, başını yastığa koyar koymaz uyumaktır.
Sevinçleriniz çok, hayalleriniz sonsuz olsun
Bakan Selçuk, çocuk olmanın "bir Barış Manço şarkısında, 'Kaç yıl oldu saymadım köyden göçeli' dizelerini özlemle mırıldanmak; Hafize Ana'nın zil sesiyle Hababam'la teneffüse çıkmak" olduğunu söyleyerek, mesajında şu ifadeleri kullandı:
Ne zaman bir çocuğun gözlerine değse bir öğretmenin gözleri. İşte biz o zaman bunları hatırlar ve deriz ki sizlere: Ülkemin biricik çocukları; her biriniz, her sabah nazlı kuşlar gibi uçarak gelin okullara, öğretmenlerinize. Kalbimizin kanatlarını açarak bekliyoruz sizleri.
Kitapların kapağı aralanır sıralarda ve tahtanın üstündeki fotoğraftan Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün sınıfa gururla bakan gözleriyle buluşur gözlerimiz. Ey, dupduru güzellikler; sevinçleriniz çok, hayalleriniz sonsuz; Ulusal Egemenlik Bayramınız kutlu olsun.