Bakan Selçuk, Gazeteci Nuran Çakmakçı'nın Instagram hesabından yapılan canlı yayında, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı. Bakan Selçuk'un doğum gününü kutlayan Çakmakçı, Selçuk'a yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına karşı nasıl bir koruma yöntemi izlediği sorusunu yöneltti.
Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulunun "14 kuralına" uymaya çalıştığını söyleyen Selçuk, yoğun mesaisi sebebiyle uyku düzeni açısından sorunu olduğunu söyledi. Selçuk, günde 20 saate yakın mesai yaptığını belirterek Arkadaşlarımız çalışırken, emek verirken, onlar stüdyolarda, sahada meslek liselerinde, bilim sanat merkezlerinde, halk eğitim merkezlerinde on binlerce arkadaşımız aktif olarak çalışırken bizim evde kalmamız gerçekten zor. Elimizden gelen titizliği göstererek de gayret ediyoruz.
YKS ve LGS sınavlarıyla ilgili durumun ne olacağı yönündeki sorusuna Selçuk, Bizim konumuz Milli Eğitim olarak LGS'dir. YKS, YÖK ile ilgili. Pazartesi akşam, bununla ilgili bir açıklama olacak.
Bu mesele, eskiden olduğu gibi Milli Eğitim Bakanlığının kendi içinde hemen karar verdiği ve bir şekilde tamamlandığı bir süreç değil. 7 Haziran'ı Milli Eğitim Bakanlığı kendi belirledi.
Artık bu kararlar, birçok bakanlığın birlikte istişare ederek bazı görüş alışverişlerini yaparak karar vermesi gereken bir şey. Bu durum olağanüstü bir durum.
Bilim Kurulu ne diyecek? Sağlık Bakanlığının elindeki tablo nedir? Diğer sektörlerdeki durum nedir? Bütün bunları ele alarak verilmesi gereken bir karar. Pazartesi günü yapılacak toplantının sonunda ortaya çıkan tabloyla ortaya çıkacak karşılığını verdi.
Stadyumda sınav işin magazin kısmı
Bazı ülkelerin sınavları stadyumda yaptıklarının, Türkiye'de ailelerin sınavlarla alakalı endişeleri olduğunun hatırlatılması üzerine Selçuk, şöyle devam etti:
Bizim okullarımız açık. Öğretmenlerimiz hazır, her türlü imkanımız var ama açmıyoruz. Niye açmıyoruz? Çocuklarımızı riske atmak istemediğimiz için açmıyoruz. Biz LGS sınavında bir riski göze alır mıyız? Asla almayız.
Kendimizi hazır hissettiğimizde her bir çocuğumuzun bize emanet olduğunu, onun sağlığından bizim sorumlu olduğumuzu, hiçbir çocuğumuzu riske atmak gibi bir sıkıntının içinde olmayacağımızı toplumun bilmesi lazım.
Bu yüzden de bir sınav nasıl yapılır? Stadyum işi, işin biraz magazin kısmı. Biz Türkiye'de Allah'a şükür çok imkana sahibiz. Her bir sınıfta kaç öğrencimiz olacak? Aralarındaki mesafe ne olacak? Çocuklarımızın kullanması gereken kalem, silgi, dezenfekte işlemleriyle alakalı malzemeler, öğretmenlerin rolleri ne olacak? Veliler nasıl bir pozisyon almalılar? Okul bahçesindeki durum nasıl olacak? İki sınav arasındaki boşluk nasıl değerlendirilecek? Çocukların yönetimi nasıl olacak? Bütün bunlarla ilgili ayrıntılı senaryolar çalıştık.
Öğretmenlerimizden, il müdürlerimizden, ilçe müdürlerimizden somut olarak simülasyonlar istedik. Filanca ilçeyi pilot olarak alalım. Bu ilçeye kaç öğrencimizi nasıl yerleştiriyoruz, ne tür sorunlar çıkıyor, bunu nasıl çözüyoruz? Endişe etmesinler.
Bununla ilgili Bilim Kurulunun önerilerini dikkate alarak çocuklarımızın sosyal mesafesi ne olmalı? Ne şekilde bir yaklaşım olmalı? Bununla alakalı konuşmalar devam ediyor. Problem yok. LGS'nin yapılmaması söz konusu değil.
Telafi eğitiminde bölgesel ihtiyaçlar dikkate alınacak
Bakan Selçuk, telafi eğitimlerinin nasıl yapılacağı konusunda ise şu değerlendirmeyi yaptı:
Telafi demek, aslında okula gidilmeyen, yüz yüze eğitim yapılmayan günlerdeki kazanımların edinilebilmesi için nasıl bir süreç yönetilmeli? Diyelim ki iki aylık bir eksiğimiz var.
Bu iki ayda hangi sınıfta, hangi kazanımlar var? Biz televizyonla eğitim vasıtasıyla bunun ne kadarını yapabildik? Geriye ne kadarı kaldı? Eksiğimiz var mı? Bu eksiğimiz hangi kazanımlarda daha çok söz konusu? Televizyonla eğitim, internet EBA tabanlı eğitim, yüz yüze eğitim.
Bunların her birini toplayıp her birinin bütün teşkil edeceği bizim okulların açık olsaydı, çocuklarımızın durumu neydi. Akşamları EBA televizyonunun desteğinin devam etmesi de söz konusu olabilir. Biz bu televizyonu kapatmayı düşünmüyoruz. Bu televizyonda birçok içeriğimiz devam edecek. Telafiyi canlı bir durum olarak görelim.
Bakan Selçuk, çocukların ihtiyaçlarına göre bir araştırma yaptıklarını ifade ederek şöyle konuştu:
"Çocuklarımızın ölçme ve değerlendirme açısından ihtiyaçları nedir? Önümüzdeki süreçte de ölçme değerlendirme çalışmaları yapılacak. Bu çalışmalar sonucunda bizim tablomuz nedir? Buna baktığımızda şu kadar bir eğitime ihtiyaç var diyebileceğimiz. Bunun süresi kaç hafta olur? Çocuklarımızın ilçe ve il düzeyindeki bölgesel farklılıklar da söz konusu olmak kaydıyla eksiklerini tamamlaya dönüktür.
Her hafta il müdürlerimizle toplantı yapıyoruz. Öğretmenlerimizle destan yazıyorlar. İl müdürlerimizle şunu konuşuyoruz. Telafi bölgelere göre değişir. Telafi ihtiyaçları konusunda çalışmaları devam ettiriyoruz. Bölgesel ihtiyaçlar dikkate alınacak.
Okullar açıldığında koronavirüse karşı nasıl bir önlem alınacağı konusuna değinen Selçuk, çocuklara test yapılması, maske kullanımı, sosyal mesafe gibi durumların hekimlerle birlikte değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Koronavirüs gibi salgın hastalıkların müfredat içerisinde yer alıp almayacağına ilişkin soruya ise Selçuk, "Korona aslında bir genel tablo dünya açısından. Biz LGS'de örnek sorular yayınlıyoruz.
Yeni nesil soru yazmak uzmanlık istiyor. Türkiye'nin en yüksek bilgi birimine sahip uzmanlar soru hazırlıyor. Bu sorular koronayla ilgilidir. Temizlikle, özdenetim, stresle baş etme bu tür durumlarda kendimizi korumanın yollarıyla ilgili biz bu içerikleri sistemin içerisine yediririz.
Telafiyi 3-5 haftalık mesele olarak görmüyoruz
Milli Eğitim Bakanı Selçuk, sınıf geçmenin nasıl olacağına dair şu bilgileri verdi:
Eğitimde önemli olan, çocukları, öğretmenleri sıkıntıya sokmak değil. Süreci nasıl kolaylaştırırız. Biz bu zamanda, sadece kazanımlara dayalı bir eksiklikle bakış açısına sahip olamayız.
Biz insan temelli bir bakış açısına sahip olmalıyız. Aileyi, anne babayı, çocuğun ruh sağlığını da düşünmeliyiz. Akademik eksiklikler, kazanımlardaki telafi edilmesi gereken hususlar çok kısa zamanda telafi edilir.
Sınıfta kaldınız demek kolay. 'İkinci dönem daha iyi çalışacaktım.' diyebilir çocuklar. Çocuklarımızın elinden bu hakkı almak istemiyoruz. Sınıf geçme kolaylaşıyor değil.
Buna çocuğun ruh sağlığı, toplumun morali açısından da bakmak lazım. Önemli olan MEB'in çalışması ödevini yapması. Biz gerekeni yapacağız diyerek topluma deklarasyonda bulunuyoruz.
Birinci dönemde devamsızlıktan kalmayan çocukların notunun geçerli sayılacağını bildiren Selçuk, Bu isterse üniversite sınavına girecek lise son sınıf öğrencisi için olsun.
Sorumluluk sınavlarının yapılması suretiyle çocuğumuzun eksiğini giderir, hak kaybını önleriz. Sonra eksikliklere bakarız, neler yapabiliriz diye çalışıyoruz. Temel eğitimde de bu böyle. Veli sınıf tekrarı isterse gelişimsel olarak fırsat tanımak isterse bu da olabilir.
Selçuk, Bu bir maraton koşusu. Biz yolda telafiyi sadece üç, beş haftalık bir mesele olarak görmüyoruz. 2020-2021 yılının tamamının hem normal eğitim düzenini sürdürmek hem de telafinin tamamlanması ile ilgili olarak bakıyoruz.
Her dersi yüz yüze, sınıftan almak gerekmiyor
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgından sonra başlayan uzaktan eğitim sürecine dair değerlendirmelerde bulunan Selçuk, dünyanın hiçbir ülkesinde bütün öğrencilerin dijital eğitime alınmasının mümkün olmadığını dile getirdi.
Türkiye'nin bu konuda daha önce yaptığı yatırımların avantajını gördüğünü bildiren Selçuk, Türkiye, hem Fatih Projesi'nde bazı yatırımlardan dolayı hem de son bir sene içindeki uzaktan eğitime yönelik hazırlıklardan dolayı bir avantaj kazandı.
Biz hep şunu söyledik. 'Gelecekteki eğitimsel paradigma dönüşüyor ve biz sadece sınıfın içerisinde bir eğitimle bu çocukları hayata hazırlayamayız.' Dolayısıyla bir lise öğrencisi gerekirse uzaktan eğitimle dünyanın herhangi bir ülkesinde veya Türkiye'den aldığı bir dersi, sertifikayı saydırabilir ve biz onu ders olarak karne notuna koyabiliriz. Her dersi yüz yüze, sınıftan almak gerekmiyor. Bazı dersleri uzaktan alabilir.
Uzaktan eğitimle ilgili büyük bir altyapı projesi başlattıklarını vurgulayan Selçuk, "Bunu, ileride yine bir salgın olur diye yapmıyoruz. Bunu, dünyadaki paradigmal değişikliğin gereksinimi olarak yapıyoruz.
Bu altyapı değişikliğini birkaç ay içerisinde toparlamaya çalışacağız inşallah. Bunun öğretmen tarafı da güçlenecek. Sadece öğrenci değil öğretmen eğitimi de buradan yürüyecek. Velilere yönelik çalışmalar da buradan yürüyecek. Birtakım toplantılar artık buralara kaymaya başlayacak.
Bakan Selçuk, uzaktan eğitimin, müfredatın bir parçası haline geleceğini açıkladı.
Meslek liselerine övgü
Selçuk, göreve geldiğinden bu yana meslek liseleriyle ilgili büyük çaplı değişiklikler yaptıklarını bildirdi. Meslek liseleri için daha önce hayata geçirilen uygulamaların yaşanan sürece katkı sağladığını söyleyen Selçuk, Biz bu altyapıyı oluşturduğumuz için kriz olur olmaz hemen bir hafta içerisinde bu okullar birdenbire hazırladığımız altyapı ve yaklaşımla gerçekten destan yazdılar. Ben, bütün öğretmenlerime, öğrencilerime teşekkür ediyorum.
Asla bir hak kaybı söz konusu olmaz
Daha önce 18 Mart'tarihinde atamaları gerçekleştirilen göreve başlayamayan öğretmenlerle ilgili soru üzerine Selçuk, Şu anda bu öğretmenlerimizin okulu yok, bu öğretmenlerimizin öğrencisi yok, sınıfı yok.
Böyle bir durumda bizim öğretmenlerimizi fiili olarak, salgın döneminde okula başlatma imkanımız yok. Durum o kadar net ki okullar açıldığında göreve başlayacaklar. Asla bir hak kaybı söz konusu olmaz açıklamasını yaptı.
PIKTES öğretmenleri açıklaması
Suriyeli Çocukların Türk Eğitim Sistemine Entegrasyonunun Desteklenmesi Projesi (PIKTES) kapsamındaki öğretmenler hakkında da değerlendirmede bulunan Selçuk, bu öğretmenlerin yaklaşık 1,5 ay sorun yaşadığını söyledi.
PIKTES öğretmenlerin sorunun kısa zaman önce çözüldüğünü söyleyen Selçuk, Kadrolu öğretmenliğin bir sınavı var. Sınava kim girer kazanırsa o, öğretmenliği alır.
Bakan Selçuk, yaşanan salgın sürecinin kriz olarak değil fırsat olarak görülmesi gerektiğini dile getirdi. Süreç içerisinde öğretmenlerin dijital becerilerinin ve topluma katkılarının arttığını kaydeden Selçuk, Vefa Sosyal Destek Gruplarında görev alan öğretmenlerin toplum adına büyük bir sorumluluk üstlendiğini sözlerine ekledi.