MİLLİ EĞİTİM BAKANI AVCI'DAN ÇOK ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, milli eğitim muhabirleriyle Başkent Öğretmen Evi’nde kahvaltılı sohbet toplantısında buluştu.

MİLLİ EĞİTİM  BAKANI AVCI'DAN ÇOK ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

MİLLİ Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Yükseköğretim Yasa Tasarısı Taslağı’nı eleştirileri ve karşı önerileriyle Başbakanlığa gönderdiklerini belirterek, "Burada tekrar değerlendirerek muhtemelen eldeki taslakla çok bağlı olmayan yeni bir tasarı orada hazırlanacak" dedi. "Başörtülü öğretmenler görebilecek miyiz?" sorusuna ise Avcı, "Başörtülü öğretmenler var. Kur’an derslerine giriyorlar, siyer derslerine giriyorlar. Onları görmüyor musunuz? Ben de görüyorum. Artık, anakronik sorular ve anakronik cevaplar var ya bu o kategoriye giriyor. Türkiye bunları geçti" dedi.

BAKANLIĞA ALIŞTINIZ MI?

Bir gazetecinin "Milli Eğitim Bakanlığı’na alışıp alışamadığını" sorarak sohbete başlamak istediğini belirtmesi üzerine Bakan Avcı, belli bir yaştan sonra, akademi veya bürokraside çok uzun yıllar çalıştıktan sonra siyasetin icra kanadına geçmenin o kadarda kolay olmadığını, tahmin ettiğinden, korktuğundan daha kolay alıştığını hissettiğini söyledi.

TBMM’de Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonu’nun da başkanlık yaptığını da hatırlatan Avcı, "Alıştım. İyisiyle kötüsüyle alıştığımı söyleyebilirim. İnşallah bu alışkanlık yapmaz. Çünkü biliyorsunuz, Milli Eğitim Bakanlığı’nda hemen girişte sağda eski bakanların fotoğrafları var. Benim Hasan Bey zamanın da danışmanken yaptığım bir çalışmada, MEB’in ortalama bakanlık süreleri 11 aydı. Üstelik Hasan Ali Yücel ve Tevfik İleri gibi uzun süre bakanlık yapanları çıkardığınız da bu 9 aya düşüyordu. Dolayısıyla ’alışkanlık yapmaz’ dediğim, bizim dönemimizde de sirkülasyonu en yüksek bakanlık biliyorsunuz. İnşallah huzur içinde, istikrar içinde, sorunsuz bir bakanlık geçiririz" şeklinde konuştu.

RADİKAL, KÖKLÜ DEĞİŞİKLİKLERİ İYİ DÜŞÜNMEK GEREKİR

Bakanlığı sürecinde büyük, yeni projelerinin olup olmadığı sorulan Bakan Avcı, MEB’deki ortalama bakanlık sürelerini az önce söylediğini anımsatarak, bir ders yılı başında başlayıp sonunu göremeyecek büyük projeler konusunda iddialı olmak yerine mevcudu daha iyi nasıl reforme konusunda çalışmanın siyasetin ve Bakanlığın da doğasına daha uygun olduğuna yönelik düşüncelerini açıkladı. Avcı, iddialı, köklü, radikal dönüşümlere zaman zaman ihtiyaç duyulabilineceğini, ancak MEB gibi aynı zamanda sürekliliği de hesaba katması gereken kurumlarda çok zorunlu olmadıkça ani, radikal, büyük kitleleri sıkıntıya sokacak köklü değişiklikleri iyi düşünmek, iyi düşünmeden harekete geçmemek gerektiğini söyledi.

MEB’in projelerini incelemek, değerlendirmek ve hangilerinin hangi üslupla devam etmesi gerektiğini uzmanlarla ve kamuoyuyla paylayarak yürütmek istediklerini anlatan Bakan Avcı, "Çantamızda ’yarın sabah olsun neler göreceksiniz’ şeklinde sürpriz şeyler yok. Mevcudu iyileştirerek, aksayan yönleri düzelterek ve mümkünse yerine daha iyisini ikame ederek süreklilik içerisinde bu gelişimi ve değişimi sürdürmek istiyoruz" dedi.

ÖĞRETMENLE KURU KURU MUHABBET YETMEZ

Öğretmenlerle arasının nasıl olduğunun sorulması üzerine Avcı, iletişimde her zaman sorunların yaşanabileceğini ancak bunların iyi niyetle aşılabileceğini belirterek, "Aramız iyidir, daha da iyi olacak inşallah. Tabii kuru kuru muhabbet de yetmez. Öğretmenlerimizin şüphesiz maddi koşullar bakımından beklentilerinin olduğunu biliyorum, bunlar haklı beklentiler. Dolayısıyla belli bir hesap kitap içinde bu beklentiler için benim elimden gelen ne varsa bunları yapmak istiyorum" dedi.

OKULLARDA SERBEST KIYAFET

Okullarda serbest kıyafet uygulamasında sorun olup olmadığını, bu konudaki izlenimleri sorulan Avcı, buna bir fıkra ile yanıt verdi : "Bir kütüphaneciye sormuşlar ’İşler nasıl gidiyor’ diye. Demiş ki ’Çok iyi. Dışarıda ödünç verdiğim sadece bir tane kitap var. O da gelince her şey daha da yoluna girecek.’ Eğer işlerin yolunda olmasından böyle bir şey anlarsak bu doğru değil. Şüphesiz dışarıda birçok kitabımız olacak, onlardan bir kısmını insanlar geri getirmeyecekler, kaybedecekler. Bu sorunları çözmek kütüphanecinin görevi. Bizim de Milli Eğitim Bakanlığı olarak tabii birçok sorunumuz var. Bunların bir kısmını çözdük bu güne kadar. Başka alanlarda olduğu gibi bu alanda da çok ciddi adımlar atıldı. Pek çok sorun çözüldü ama hayat sınırlı sayıda sorunlardan ibaret değil. Siyaset sorun çözme sanatıdır. O yüzden siyasetin de sorunların da sonu gelmez."

Bakanlığının sorumluluk alanlarının tüm Türkiye’yi ilgilendirdiğine dikkati çeken Bakan Avcı, "Aldığımız kararlar, yaptığımız uygulamalar şüphesiz doğrular kadar yanlışlar da içerebilir. Yanlış yapmış da olabiliriz. Geçmişte de yapmışızdır bundan sonra da yaparız çünkü hepimiz insanız. Ama önemli olan bunları düzeltebilecek mekanizmaları da oluşturup oluşturamadığımızdır. Biz yanlışlarımızı görmekten ve değiştirmekten çekinmeyiz" diye konuştu.

4+4+4’ÜN MİMARI

Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran sistemin ’mimarının’ kendisinin olup olmadığının ve uygulamada eksiklikler görüp görmediğinin sorulan Avcı, "4+4+4 sürecinin bir tane mimarı yok" diyerek, bu süreçte yapılan düzenlemelerin geçmiş yıllarda yapılan muhtelif şura kararlarına dayandığını söyledi.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın paydaşlarla bir araya geldiği bir şura geleneğinin olduğunu hatırlatan Avcı, yapılan düzenlemenin herhangi bir kişiye atfedilebilecek bir çalışma olmadığını açıkladı.

Eğitimde yapılan her türlü düzenlemenin kendi içinde risk barındırdığına vurgu yapan Bakan Avcı, eğitimde yapılan düzenlemelerin otoyolda 150 kilometre hızla giden bir otobüsün motorunun, lastiklerinin yenilenmesi işlemine benzeterek şunları söyledi:

"Hem bu araçlar yoluna devam edecek, yolcular rahatsız edilmeyecek hem de aracın belli başlı ayarları elden geçirilecek hatta lastik değiştirilecek. Hem sistem işlemeye devam edecek hem de rektifiye işlemleri yapılacak. Bu çok riskli ve zor bir iş. Eğitim de öyle. Milyonlarca öğrenci, öğretmen ve aileyi ilgilendiren sürecin siz rektifiye ediyorsunuz, bir yerlerini değiştiriyorsunuz. Bunu yaparken insanlara şunu diyemiyorsunuz, ’Bir dakika arkadaşlar biz şimdi eğitimde reform yapacağız bu sene çocuklarınızı okula göndermeyin. Biz ders programlarımızı yenileyelim, öğretmenlerimizi hizmet içi eğitimden geçirelim, okullarımızı yeniden düzenleyelim ondan sonra seneye gelip kaldınız yerden devam edin.’ Böyle bir şey yok. Çok zor bir süreçti. Bu zor sürecin en büyük ağırlığını da gerçekten öğretmenlerimiz çektiler. Geçen sene yaz tatilinde bu yeni programlara, müfredatlara ayak uydurabilmek için öğretmenlerimiz geçen yaz hiç tatil yapmadılar. Geceli gündüz çalıştılar, idarecilerimiz, okul yöneticilerimiz. Derslikler düzenlendi, okullar hazırlandı, müfredattaki değişiklikler öğretmenlerle hizmet içi eğitimde paylaşıldı. Çok yoğun, çok hızlı, çok yorucu bir süreçte bu ders yılı başında bu yeni düzenlemeye geçildi. Sorunlar yok mu? Şüphesiz bölgesel olarak, yerel olarak birçok yerde o okul değil de bu okul, o sınıf değil de bu sınıf, bu öğretmen değil de o öğretmen, o ders kitabı değil de bu ders kitabı türünde sıkıntılar yaşandı, yaşanır. Ama bu ölçekte bir düzenleme için bu kadar az sorunun ortaya çıkmış olması bir başarıdır. O bakımdan öğretmenlerimize, idarecilerimize teşekkür borçluyuz. Dünyanın başka her hangi bir yerinde böylesine büyük ölçekli bir düzenleme bu kadar az sorunla halledilemez. Bu işi en az sorunla başarılı bir şekilde yönetti Milli Eğitim bürokrasimiz, öğretmenlerimiz, yöneticilerimiz ve velilerimiz. Milletçe el birliği ile çok zor bir düzenleme sürecini mümkün olan en az sorun ve başarıyla gerçekleştirdik ve gerçekleştiriyoruz."

YÖK YASA TASLAĞI

YÖK’ün taslak çalışmasına ilişkin sorulan sorulara da yanıt veren Avcı, YÖK’ün hemen hemen bütün üniversitelerle görüşerek bir taslak hazırladığını ve taslağın Bakanlığa gönderildiğini hatırlattı. Avcı, anayasal bir kurum olan YÖK ile ilgili her düzenlemesinin anayasal değişikliği de gerektirdiğine dikkati çekti. İşin Maliye Bakanlığı’nı ilgilendiren bölümlerinin de olduğunu, sürecin sadece kendi Bakanlığı’nın çalışmasıyla tamamlanamayacağını bildiren Avcı, "Milli Eğitim Bakanlığı olarak biz, bu taslağı eleştirilerimiz ve karşı önerilerimizle birlikte Başbakanlığa gönderdik. Başbakanlıkta bu konuyla ilgili bir çalışma grubu oluşturuluyor, oluşturulacak. O grup, işe anayasal, mali, hukuki ve eğitim, bürokratik boyutuyla, bütün boyutları ve ilgili bütün paydaşların görüşleri, YÖK zaten bunları toplamıştı, onları da tekrar değerlendirerek muhtemelen eldeki taslakla çok bağlı olmayan yeni bir tasarı orada hazırlanacak" diye konuştu.

DERSHANELERE ESPRİLİ YANIT

Dershanelerin kapatılmasına yönelik bir soruya espriyle yanıt veren Avcı, "Tam evde orayı çalışıyorduk, elektrikler kesildi" dedi.

’Konuyla ilgili çalışmalarının devam ettiği’ yönünde diye bir cümle kullanacağını ancak bu lafın ’orta sahada top çevirme lafı’ olduğuna dikkati çekerek, "Ama gerçekten çalışmalarımız sürüyor. Bütün boyutlarıyla konuyu inceliyoruz. Dolayısıyla nihai bir çözüm veya karar aşamasına gelmeden, sağından solundan çekiştirilecek sözler söylemek istemiyorum" şeklinde konuştu.

SBS YERİNE GETİRİLECEK SİSTEM

Bu sene son defa 8. sınıf öğrencileri için yapılacak SBS sınavının ardından yerine getirilecek sisteme ilişkin çalışmalarla ilgili de bilgi veren Avcı, bununla ilgili daha önce başlayan bir çalışmanın olduğunu söyledi. Çalışmanın kendi döneminde değil daha önceden başlatıldığına dikkati çeken Bakan Avcı, "Milli Eğitimin hafızası bu konuda çok iyi. Muhtelif deneyimler yaşandı. Bunların iyi taraflarını kötü taraflarını biliyoruz. Bunların hepsi elden geçiriliyor. Bunların sonucunda uygun bir yöntem veya yöntemler belirlenecek. Ama şu anda medyada, özellikle internet medyasında spekülasyon konusu edilen şeyler çok da doğru değil. Üzerinde çalışıldığından öte bazı şeylere itibar etmeyin" diye konuştu.

SBS’e yönelik ’Her okul kendi sınavını yapacak’ diye bazı haberlerin çıktığı hatırlatılan Avcı, şunları söyledi: "Kendilerine yönelik çok büyük talep olması beklenen okullar her zaman var şimdi de var. Bu çok uzun vadeli bir çalışma. Öyle bir dönem, belli bir badireden sonra öyle bir noktaya gelebiliriz ki normal dağıtımlar yapıldıktan sonra, belli okulların kendi imkanlarıyla da öğrencileri ayrıca değerlendirebilecekleri, zaten yapılmış bir değerlendirme içinden kendileri için ayrıca bir değerlendirme yapabilecekleri düzenleme yapılabilir. Ama bu, bugünün meselesi değil önümüzdeki senenin meselesi de değil. Milli Eğitim Bakanlığı bu konuda geçmiş yıllardaki uygulamayı, mevcut uygulamayı, mevcut teknolojik imkanları, öğrenci sayılarını, taleplerini, okul sayılarını, ailelerin beklentilerini, çocukların yaşadıkları ve yaşayabileceklerini, bütün değerleri bütün boyutlarıyla değerlendirip bugünkü koşullarda mümkün olan en ideal düzenlemeyi yapmak için çalışmalarını sürdürüyor. Kimse endişe etmesin, Bizim kafamızda öyle ’Bakan Bey bir sabah uyandı ve SBS’yi kaldıralım, yerine de Öğretmenler Kuruluyla çocukları her okula yerleştirelim’ diye bir şey yok."

Milli Eğitim Bakanlığı’nın çok köklü ve deneyimli bir kurum olduğuna da dikkati çeken Avcı, "Aileleri de öğrencileri de öncelikle çocuklarımız rahatlatacak bir geçiş düzenini kurmak için çalışıyoruz" dedi.

SBS DE RAPOR ’ÇOCUKLARA KÖTÜ ÖRNEK’

Yaklaşan SBS ile rapor olan çocukların sayısının artığına yönelik iddialarla ilgili bir soruya ise Avcı, "Ailelerimizin, çocuklarımızın, sağlık kuruluşlarımızın çocuklarımızı böyle uyduruk raporlarla okullarından alıkoymaları doğru değil. Çocuklarımıza kötü örnek olmayalım. Daha fazla bir şey söyleyerek ilgilileri üzmek istemiyorum ama çocuklarımıza kötü örnek olmayalım" dedi.

SBS’YE BAŞÖRTÜLÜ GİRİLEBİLİR Mİ?

Yapılan düzenlemelerinle birlikte SBS’ye başörtüleriyle girebileceğine yönelik haberlerin hatırlatması üzerine Bakan Avcı, "Orada yönetmelik çok açık zaten. Tanınmaya engel olmayacak bir kıyafetle girebilir insanlar" dedi.

YÖNETİCİ ATAMALARI YÖNETMELİĞİ

Üniversitelerde öğrenim süresinin indirilmesine yönelik bazı çalışmaların olduğu iddialarının hatırlatıldığı Bakan Avcı, böyle bir şeyin olmadığını açıkladı.

Lisans süresinin değişme ihtimalinin olup olmadığının sorulması üzerine ise Avcı, "Yükseköğrenimdeki lisans yılları, bunlarla ilgili ne mevcut YÖK taslağına getirdiğim eleştirilerde bu var, ne de YÖK’ün içinde böyle bir çalışma var. Olsa iyi olmaz mı? İyi olur. Başbakanlıkta çalışmaya başlandığı zaman bulunabilirim. Artık nasıl olsa adımız çıktı, ’Bu adam 4 yıllık lisansa karşı’ diye. Hiç olmazsa birkaç alanda bu yapılabilir" dedi.

Avcı, yönetici atamaları yönetmeliğe olan eleştirilerin hatırlatılması üzerine de şu bilgileri verdi: "Biz hiçbir zaman hiçbir konuda ’her şeyin en doğrusunu biz biliyoruz, ne yaparsak doğru yaparız, dolayısıyla alın ve bunu kabul edin.’ Böyle bir tutum içinde olmayız. Şüphesiz bu konu da dahil olmak üzere pek çok konuda eksiğimiz, yanlışımız olabilir. Şimdi görmediğimiz ama uygulamada çıkan aksaklıklar olabilir. Zaman içinde ortaya çıkan her türlü eksiği, yanlışı düzeltmek için siyaset kurumu var. Şu anda bir komisyon kurduk. Gelen eleştirileri değerlendirmek için arkadaşlarımızı görevlendirdik. Hangi konuda eleştiriler geliyor buna karşı biz nasıl bir çözüm veya değerlendirme yapıyoruz diye. Bu dinamik bir süreç. Uygulamayı bir görelim. Ben çok büyük bir sıkıntı olacağını düşünmüyorum sıkıntı olan yerleri de çözeriz. Yeter ki birbirimizi iyi dinleyelim, neyin ne için yapıldığını veya yapılmadığını birbirimizle tartışalım."

SANSÜRÜ ANLATTI

Bazı kitaplara sansür yapıldığına yönelik iddialarını hatırlatılarak görüşü sorulan Bakan Avcı, uzunluk açısından bakıldığında bir bölümünün alınarak yapılan, işlevsel gerekçeli alıntıların anlaşılabileceğini belirterek şunları söyledi: "Ancak örneğin bir şiiri alıyorsunuz, o şiir de bir mısra, bir kelime sizin hoşunuza gitmiyor ve siz onu değiştirerek veya onu çıkararak alıntı yapıyorsunuz. Bu olmaz. Ya o şiiri hiç alma alıyorsan da aslına sadık kal. En son yaşananlardan Edip Cansaver ile ilgili bir şey vardı. Onun bir şiirinden bir mısranın çıkarılması. Bu bir zihniyet meselesi de olabilir bir de bazı yayınevlerinin veya editörlerin sanki ’Böyle gayretkeşliğin içine girersek Talim Terbiye’den bu iktidar da muhafazakar dolayısıyla biz böylece, Talim Terbiye’ye kendimizi mevcut iktidara daha yakın bir kimlikle tanıtmış oluruz’ diye bir gerekçeyle bu yapılıyorsa bu ayıp."

Avcı, yapılan düzenlemelerin mevcut Talim ve Terbiye Kurulu tarafından alınan kararlar olmadığını, eskiden yapıldığını ancak bugün piyasaya sürülmeye çalışıldığını da dikkati çekti.

BAŞÖRTÜLÜ ÖĞRETMENLER

Bir gazetecinin "Sizin döneminizde başörtülü öğretmenler görebilecek miyiz?" sorusuna Avcı, "Başörtülü öğretmenler var. Kur’an derslerine giriyorlar, siyer derslerine giriyorlar. Onları görmüyor musunuz? Ben de görüyorum. Artık, anakronik sorular ve anakronik cevaplar var ya bu o kategoriye giriyor. Türkiye bunları geçti" diye yanıt verdi.

Aynı gazetecinin ’Bazı sorunlar var’ demesi üzerine Bakan Avcı, "Yok, rahat ol" karşılığını verdi.

KURŞUN KALEM HEDİYE ETTİ

Bakan Avcı’nın toplantının sonunda gazetecilere kurşun kalem hediye etmesi üzerine bir gazetecinin kurşun kalemin kendisi için anlamını sordu. Avcı, bu soruya "Tükenmez kalem çok sevdiğim bir kalem değil, silgili kurşun kalem daha sevdiğim bir kalem türü. Bunlarla doğruları yazar arkasıyla da yanlışları silersiniz. Doğruları yazmak, yanlışları silmek için kurşun kalemler bu bakımdan çok işlevseldir" yanıtını verdi.

Güncelleme Tarihi: 06 Mart 2013, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER