BAKAN DİNÇER'DEN ÇOK ÖNMELİ AÇIKLAMALAR

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Gazeteci Elif Çakır’ın sunduğu Söz Bitmeden programının canlı yayın konuğu oldu. Programı sizler için takip eden editörlerimizin DİNÇER'in konuşmasından aldığı satırbaşı notlar ve açıklamalar....

BAKAN DİNÇER'DEN ÇOK ÖNMELİ AÇIKLAMALAR
Milli Eğitim Bakanlığını yönetmek gerçekten zor. 17,5 milyon öğrencimiz, 856 bin öğretmenimiz var. İdarecimizle beraber 850 bin çalışanımız var. Geniş bir aileyiz. Sorunlar bitmek tükenmek bilmiyor. 55 bin binayı, 60 binden fazla okulumuz var. Çok sorunlu bir aileyiz.

- Olaylara yaklaşım tarzımızdan kaynaklanan sorunlar problemin ağırlığını arttırıyor.

- Bir okulda olan bir sorun tüm okulda varmış gibi sorun olabiliyor.

- Bir tek kitapta olan bir sorun tüm eğitim sisteminin sorunu gibi yansıtılıyor, değilse mutlaka sorunlarımız olacak bazen bu sorunları çözeceğiz bazen de çözemeyeceğiz. Diğer yaklaşım ise haksızlık oluşturuyor.

- Benim öğrenciliğim standart bir öğrencilik değildi. İlkokula 5-5,5 yaşında gittim. Okulumda herhangi bir aksama olmadı, sadece güzel yazı yazma konusunda zorlandığımı hatırlıyorum. Sonra yazım çok güzel oldu. Ortaokuldayken çok başarılı bir öğrenci değildim. Ortaokulda hayat benim için oyundan ibaretti. Lisede çok iyi bir öğrenciydim.

- Bir hocam bir gün beni sözlüye kaldırdığında sorulara cevap verememiştim ama ben o derste çok iyi bir durumdaydım. Benim notlarım iyi olduğu için arkadaşlarımın ittifakıyla ben sözlüye kalktım. Sorulara cevap veremedim. Ders sonunda öğretmenim: ‘senin başarılı olduğunu biliyorum, notlarını düzelteceğine inanıyorum.’ Dedi. Sonradan başkalarının sözleriyle hareket etmedim.

- Lise çağlarında aktif bir kitap okuyucusu oldum. Şiire merakım çok fazlaydı. Akif İnan hoca benim edebiyat hocam oldu. Benim şiir açıklamalarımı çok beğenirdi hocam. Edebiyat dergileriyle yakından tanıştım. İşletmede uzmanlaşana kadar edebiyatla ilgim yoğun olmuştu.

- Şu anda daha önce osmanlıcasını okuduğun gazi bahadırhan’ın Türklerin şeceresi kitabını okuyorum.

- Haftasonlarında internetten film izliyoruz. Tarihi filmleri, gizemli filmleri ve komedi filmleri izliyorum.

- Bakan olduktan sonra tüm yöneticileri topladım film izlettirdim. Her hafta özel bir uzman getirip vizyon oluşturmak açısından konuşmalar yaptırıyorum.

- Tüm yöneticileri toplayıp  3 aptal filmini izlettirdim. Filmi yöneticilerle tartıştık.

- Şeker Portakalı kitabını okumadım, Fareler ve İnsanlar’ı okudum. Yapılan tartışmalar bir kaşık suda fırtınalar koparmaktır. Sansürle ilgili yapılan bir işlem yok. Bir veli bir mektup yazıp şikayette bulunabilir, bunu kontrol edemezsiniz. Bu size geldiği zaman o ilgilisine gönderilir, incelenecek konuysa önincelemeye gönderilir.

- Benim gibi bir insanın asla yapmayacağı bir işlem bu sansür suçlaması. Bu kitaplar değişik yayınevleri tarafından yayınlanıyor, değişik tercümeler olabiliyor. Bunu kontrol edemeyiz.

- MEB’in ideolojik vesayetten kurtarılmasına çalışıyoruz.


- Türkiye’de değişim konusunda olumsuz bir algı var. MEB’in yazboz tahtasına döndürüldüğü algısı var. Paradigma üzerine bugüne kadar değişim amaçlı bir çalışma yapılmadı. Ana vizyonda değişiklik yapmadık ama paradigmaları değiştiriyoruz. Daha önce operasyonel değişiklikler yapılıyordu. Sınav sistemini değiştirmeniz bunlar değişiklik bile olarak adlandırılamaz.

- Biz MEB’de 1940’lı yıllardan sonra ilk defa paradigma değişikliğine gittik.

- Bizim yaptığımız her hamle bir bütünün parçalarıdır ve anlamlıdır.

- 3 hareketimiz oldu 1- 444 sistemi 2- MEB okullar Hayat olsun projesi başlattı 3- Kılık Kıyafet serbestliği getirdi.

- Burada Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden itibaren otoriter ve merkeziyetçiydi. Halka rağmen halk için anlayışı vardı. Dünya değişti, demokrasiler evrimleşti. Kendi içinde cumhuriyetimizi yenilemek ve geliştirmek gibi bir görevimiz var.

- AKP Türkiyeyi siyaseten demokratikleştirme gibi bir yaklaşımı var. Otoriter yapıda tek yönlü devlet lehine bir anlayış vardır. Tek tip bir eğitim vardır. Tek tip insan yaratma üzerine kurgulanmıştır. Biz eğitimi demokratikleştirmeyi amaçlıyoruz.


-Biz değişimleri yaparken bunu birden bire yapmadık. Şuralar yapılıyor, bu konular şuralarda konuşuluyor. Bunu düz vatandaşa soramazsınız. Şuralara uzmanlar katılıyor ve bu konular tartışılıyor. 80’li yıllardan beri eğitim yaşının geriye çekilmesi ve 12 yıllık zorunlu eğitim şurallarda kararlaştırılıyor.

-800 bine yakın öğretmene tek tek bu konuları soramayız. Öğretmenlerin temsilcileriyle konuşuruz biz.

-Değişimler tek bir karar değildir. Değişimler bir süreçtir. Bütün kurumlar ve aktörlerle paralel çaalışmalar yürüttük. 258 bin öğretmenimizi haziran ayında eğittik. Bunlar eğitimle olur. Bu yaz döneminde tüm öğretmenlerimiz için kapsamlı bir eğitim amaçlıyoruz. Yıllar boyu stratejik yönetim konusunda yayınlanmış 2 kitaptan biri bana aittir. Öğretmenin eğitimini nasıl ihmal edebilirim?


- Fen liselerini bilim adamı yetiştirmek için kurmuşuz sonra amacından sapmış, iyi okullar haline gelmiş. Bu okulların başarısı öğrencilerin ve öğretmenlerin seçilmiş olmasından kaynaklanmaktadır.

- Okullarımızdaki kalite farklılığı tanımlamasını gözden geçirmeye ve ortadan kaldırmaya ihtiyacımız var. Aynı il içerisinde bir okul diğerinden daha iyi görünmesi durumu olabiliyor. Bunu öğretmenleri seçerek yapmışız. Bu yanlıştır.

 

- Dershane meselesi toplumsal düzeyde tartışılırken hafife alındı. Ortaöğretim sistemimizle yakından alakalıdır. Bunlar bağımsız hadiseler değildir. Güney Kore dershaneleri kapattı, dershaneler merdiven altına kaydı, sonra yeniden açıldı.

- Dershaneler bizde sanıldığı kadar büyük sektör değil. Bizde ilköğretim siztemini belirleyen SBS var. LGS ve LYS ise çocuğun tüm hayatını etkiliyor. Biz bunları makul şekilde düzeltirsek dershaneler kendiliğinden ortadan kalkabilecek.

- Bizde lise türü çok fazla. Dünyanın birçok ülkesinde sadece akademik ve mesleki liseler var.

- Biz liseler arasındaki kalite farkını azaltmak istiyoruz.  Normal liseyle Anadolu lisesi arasındaki fark 5 saat ingilizce. Bütün liselerimizde 5 saat fazla ingilizce dersi verirsek sorun çözülür. Fen liselerine gidemeyen çocuğa 5 saat fazla fen programı alabileceği proğram odaklı bir eğitim sunabiliriz.

- Bu yıl çocuklarımız son kez SBS’ye girecek. (sunucu) Dinçer: ‘evet’

- Ortaöğretim sistemini yapılandıramazsak, merkezden yerleştireceğimiz bir sistem ön görürsek olgunlaşma sınavı yapmayız.

- Mevcut öğretmenlerimiz için sınavlar olacak.

- Fizik öğretmeni adayını fizikten de sınava alacağız.

- Türkiyede çok sayıda eğitim fakültesi mezunu var. Eğitim niteliğinde farklılıklar oluştu. Biz alanında en iyi olanı seçmek istiyoruz. Bu yüzden 15 alanda alan sınavı yapacağız. 13 temmuzda alan sınavı yapacağız. Genel yetenek, genel kültür, pedagoji ve % 50 oranında alan sınavı olacak.

- İhtiyaç duyacağımız öğretmen sayımız 120 bin civarındadır.

- Dışarda öğretmen olmak isteyenlerin havuzuna bakarak işlem yapamayız. Bugün 120 bin kadro verilse 120 bin öğretmen alsak sonra ne olacak? 300 bin civarında eğitim fakültesi mezunu var. Öğretmen olmak istiyorlar. 658 bin çocuğumuz bu okullarda okuyor. Bunların hepsi MEB’de öğretmen olmak istiyorsa bu gerçekleşecek bir durum değildir.

- Biz meselelerimize günlük bakamayız. Biz stratejik düşünüyoruz. Haziran ayında öğretmen alımı yapacağız. Maliye bakanlığının iyi bir sayıda kadro vereceğini umuyoruz.

- Şubat ataması hem teknik olarak hem de kanuni olarak zor.

- Öğretmenimizin kalitesi ile maaşı birebir birbirleriyle sebep sonuç ilişkisi doğurmaz.

- Ücretin yüksek olması toplumda itibarınızı arttırır. İkincisi öğretmenin motivasyonunu artırır.

- Fazla ücretin fazla motivasyon sağlaması gerçeği yoktur. Motivasyon belli bir aşamadan sonra inisiyatif sahibi ve yönetimde söz sahibi olması öğretmenin motivasyonunun artmasını sağlar. Öğretmenlerin kariyer sistemi üzerinde çalışmalarımız sürüyor.

Güncelleme Tarihi: 07 Ocak 2013, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER