Daha Ağustos 2012 atama yer değiştirmeleri sırasında başlayan Şubat 2013 atama ve yer değiştirmeleri tartışması alevlenerek sürüyor. “Bitti, yapmayacağız” dedikleri özür gruplarını 7 taksitle Kasıma kadar uzatan, norm fazlalığı gerekçesiyle re’sen yer değiştirten bakanlık konu özür grubu olunca “eğitim aksar” diyor. On yıllardır yılda iki defa, hatta sağlık ve genel-özel hayatı etkileyen hallerde yılın her zamanı yapılan özür gruplarında il-ilçe emrinin kaldırılması, senede 1 defa başvuru hakkı tanınması dava sayılarını patlattı. Zorunlu hizmet affı yüzünden doğuda çakılı kalan isteğe bağlı yer değiştirme mağdurları ile birlikte on binlerce öğretmenin gözü yolda kaldı.
Yeni sistemle beraber artan öğretmen ihtiyacı, değişen normlar sınıf mevcutlarını patlatmış durumda. Bakanlığın itiraf ettiği 120 bin öğretmen ihtiyacı karşısında Şubat 2013 için 30 bin ilk atamaya razı olan öğretmenler henüz bir müjde almış değiller.
Başbakanımızın Gaziantep temasları sırasında eş durumu hakkında yaktığı yeşil ışık, ilk atamalar için kırmızıya dönmüştü. Oy ekseninde bir tartışmaya da neden olan öğretmen atamaları ne yazık ki siyasi zemine oturtuldu, 300 binlik kitle haksız yere etiketlendi.
Belirsizliğini koruyan ve gecikmiş bir diğer konu da yönetici atamalarıdır. Yürürlükteki yönetmeliğe rağmen sınav kazanmış öğretmenlerin idareci olarak atanmaları bekletiliyor. Danıştay nezdinde açılmış tüm davalarda iptal edilmiş “mülakatla atama” yöntemini getirmeye hazırlanan bakanlığın hukuki güvencesini anlamış değiliz.
Sızdırılmış haberler ve kaçamak müjdelerle devam eden sürece nihayet Bakan Ömer Dinçer de müdahil oldu. Anadolu Ajansı üzerinden kısa bir bilgilendirme yapan Sayın Dinçer’in ifadelerine göre:
1. Ağustos 2012 Döneminde özür grubu başvurusu yapanların %91 inin talebi karşılanmış yani sorun yokmuş. (%8, zorla alan değiştirenler, öğretmenlikten memurluğa geçenler, başvurusu engellenenler, öğrenim özrü olanlar, mahkemelik olanlar sorun değilmiş,)
2. Ataması yapılmayan öğretmenler konusu SİYASİ istismar konusu olup, meğer gerçek bir sorun değilmiş
3. KHK gereği yılda 1 kez yapılması kararlaştırılan ilk atama ve özür grubu atamalar 2013 yazında yapılacakmış
4. Geciken idareci atamaları MÜLAKAT içeren bir eleme sonrası VALİLERİN 3 aday arasından seçkisi ile yapılacakmış.
Buyurun cenaze namazına…
4 maddenin toplamı hak kayıplarının hiç biri, öngörüsü olan öğretmenler için sürpriz değil. MEB personel rejiminde 652 Sayılı KHK ile açığa çıkan, evveliyatı da olan geriye gidişi doğru okumamak için neredeyse kör olmak gerekir.
Geçen Şubat döneminde türlü eylemlilik ve yoğun baskılarımızla –eksik de olsa- yapılmasını sağladığımız, 29 Ağustos Eylemimiz, tam sayfa gazete ilanımız ve başbakan düzeyinde çağrılarımzıla –eksik ve alan değişikliği ayıplı da olsa- tekrarlanan özür atamaları kitle üzerinde yanlış bir iyimserlik yaratmıştır. “Nasıl olsa yaparlar” iyimserliği, başbakanın “çalışma yapılıyor” sözüyle müjdeye dönüşmüş il emri olmadan piyangoya dönüşecek bir atama için forumlarda puan yarışları başlamıştır.
Hak aramayı, mail atmak, faks çekmek, twitt yollamak, en fazla reklam panosu kiralamakla sınırlayan öğretmenler bir türlü GERÇEK ÖRGÜTLÜLÜĞÜ denemedi.
Her özür grubunda mağdurların önüne düşen, diğer sendikaları ve kamuoyunu harekete geçiren sendikamız yerine toplu sözleşmelerde haklarımızı masada bırakan yapılarda olmayı tercih eden, eylem için, dava açmak için AES i arayan öğretmenler de artık mevcut içinde kendi duruşlarını sorgulamalıdır.
Çok iyi biliyoruz ki, hantal yapılara siyaseten üye olan, “siyasi etiketlenirim” kaygısıyla hiçbir sendikaya üye olmayan binlerce öğretmen yine mail atarak, telefon açarak, temsilciklere ve genel merkeze bizzat gelerek “yardım edin” diyecek.
Bir defa da bu kanaldan yanıtlamak isterim ki, doğaüstü güçlerimiz yok. Kamu yararına kurulmuş olsak da KAMU KURULUŞU ve YETKİLİSİ DEĞİLİZ. Eğitim çalışanlarının BİRLİKTE hak araması için oluşmuş meşru bir zeminiz. Sözümüzün geçerliliği, bürokrasi ve bakanlıklar üzerindeki bugüne kadarki etkisi nicel kalabalığımızdan değil, niteliğimizdendir. Kabul görmüş, saygı uyandırmıştır ama devleşen sorunları aşmak ancak kitleye bağlıdır. Klavye ardından, forum başlıklarından, kopya maillerden hak aramayı bırakıp yanımıza gelinmediği sürece, sözcülüğümüz, öncülüğümüz sınırlı kalacaktır. Üç beş defa, bin bir zahmetle geri adım attırdığımız bakanlık yalnızca yönetmelik ve kılavuzlarla değil KANUNLARLA duvar örmekte, hareket alanı bırakmamaktadır. Üyelerimiz adına açıp kazandığımız yüzlerce dava yalnızca dava sahibini kurtarmakta, bir dahaki döneme umutlananların işine yaramamaktadır.
Başlıktaki soruya net yanıt vermek gerekirse: bugün ağladığımız atama dışı kalan öğretmenler yerine ÇAKILI SÖZLEŞMELİ KADROLARA hazırlanalım. Bir sonraki aşamada tayin olasılığı TÜMDEN KALKACAKTIR. En çok 2 yıl içinde yer değiştirmek için bulunduğumuz ilin mülki amirine istifamızı verecek, gitmek istediğimiz ilin mülki amirliği önünde kuyruğa gireceğiz. Dönem içinde yandaş olmak da yetmeyecek (şimdiki gibi) birkaç yüz binlik üye yığını içinde birkaç yüz kişi kayırılacak, kalanların aidatı helalinden iç edilecektir. Yerel yönetimlere yetki devri kapsamında (Anayasa değişikliği sonrası) memur kavramı “çalışan” ile değişecek, performans v.s gibi taktiklerle kendimizi kapı önünde bulmamız, sınıf ortamı dışında çalıştırılmamız kolaylaşacaktır.
Şimdi, ya uyanma ya da vah etme vaktidir. Biz, tüm eğitim çalışanları adına her daim uyanık kaldık, siyaseten etiketlenmeden hak aramak isteyenler için tertemiz bir cephe açtık. Gücümüz üzerinde çalışmaya devam edeceğiz. Gücünü bizimle birleştirenlere, sanaldan çıkıp gerçek yol arkadaşımız olanlara selam olsun. Mücadeleye devam…"
Cansel GÜVEN
Anadolu Eğitim Sendikası
Genel Başkanı
Güncelleme Tarihi: 24 Ocak 2013, 00:00